Ben gizli bir cemiyete dâhil değilim. Zâten Üstadım Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de öyle bir cemiyet kurmamıştır. Bizlere her zaman Kur’ân hakîkatlarından ders vermiş, siyasetle alâkadar olmamızı şiddetle men’etmiştir. Yalnız büyük Üstad Said Nursî Hazretlerinin talebesiyim. Ona ve Risâle-i Nur’a bütün ruh u canımla bağlıyım. Risâle-i Nur ve Üstadım için bana verilecek her türlü cezaya razıyım. Üstadım eserleriyle, benim îmanımı ve âhiret hayatımı kurtarmıştır. Onun gayesi, bütün müslümanları ve vatandaşlarımızı îmansızlıktan kurtarıp saadet-i ebediyeye nâil etmektir. Bizlerin siyasî bir maksadla alâkamız olmadığı bütün mahkemelerde tebeyyün etmiştir. Hakîkat böyle olduğu halde, yine haksız ve yersiz olarak mahkemeye sürüklendik. Bundan anlıyoruz ki, bizim tesânüdümüzü kırmak istiyorlar. Bizim tesânüdümüz herhangi bir dünyevî ve siyasî gaye ve işe mâtuf değildir. Yalnız ve yalnız Üstadımız Hazretlerine çok, hem pekçok hürmetkârız. Risâle-i Nur’u okuyanlar fevkalâde bir îmana ve İslâmiyet’e ve ahlâk ve kemâlâta sâhib oluyorlar.
Üstadımıza çok fazla muhabbet etmemek elimizden gelmiyor. Öyle bir Üstada ve öyle Risâle-i Nur şâkirdlerine bütün mevcûdiyetimle bağlıyım. Bu bağ, îdam edilsem dahi çözülmez ve kırılmaz. Ben ve bütün kardeşlerim ma’sûmuz. Risâle-i Nur’un serbest bırakılmasını bütün kuvvetimizle taleb ediyoruz. Yüce Üstadımıza ve ma’sûm Nurcu kardeşlerime kendimle beraber beraat verilmesini taleb ediyorum.
Isparta’lı
Mustafa Gül