İşârâtü'l - İcâz | Kıyamet ve Ahiret | 151
(139-154)

Bunların da en güzeli, içlerinden suları akanlardır. Bunların da en iyisi, akıntısı devamlı olanlardır. İşte cereyanın sîga-i muzari kıyafetinde zikredilmesi, o cereyanları tasvir etmekle, devamlı olduğuna işârettir.

: Hadravat (yeşillik) ve nebâtât içinde cereyan eden suların en iyisi; nebean sûretiyle bahçenin içinden çıkmakla yüksek köşklerin altından kendine mahsus terennümatiyle geçen, eşcar ve nebâtâta dağılan sulardır. kelimesi, bu kısım sulara işârettir.

: Suların çokluğu, bahçelere daha ziyâde menfaat, revnak ve güzellik verir. Kezalik, küçük küçük arklardan tecemmu’ eden nehirler, daha güzel manzaraları teşkil eder. Bilhassa suları berrak, zülâl, tatlı, soğuk olursa fevkalâde bir kıymet, bir lezzet veriyor. İşte kelimesi cem’iyle, târifiyle, maddesiyle bu çeşit sulara işâret eder.

: Bu büyük cümle, çok küçük küçük cümleleri tazammun etmiştir. Evet bu cümle mâkabliyle bağlı değildir, müste’nifedir; vazifesi mukadder bir suali cevablandırmaktır. Mukadder sual ise, sekiz sualin memzuc ve macunudur. Şöyle ki: Vakta ki îman edenler ve amel-i sâlih işleyenler, Cennet gibi yüksek bir meskenle tebşir edildiler, birdenbire sâmiin zihnine geldi: “Acaba o meskende rızık olacak birşey var mıdır? Varsa, o rızık nereden hasıl olur ve nereden gelir? O rızıklar o Cennet’ten hasıl olduğu takdirde, nesinden neş’et ediyor? Semerâtından meydana gelirse, dünya semerâtına benzerler mi? Benzediği takdirde, birbirine de benzerler mi? Birbirine müşabih olurlarsa, tatları bir midir, yoksa ayrı ayrı mıdır? Tatları muhtelif olduğu takdirde, koparıldıkları zaman yerleri boş mu kalır, yoksa derhal dolar mı? Tebeddül ettikleri takdirde, devamlı mıdırlar? Devamlı iseler, onları yiyenler sevinirler mi? Sevindikleri zaman ne derler?” Arkadaş! Bu sualleri avucuna koy. Ben de bu cümleleri açar, içlerine bakarım. Sen de dikkat et, bakalım mutabık olacak mıdır?

kelimesi, devam ve tahkike delâlet eder.

Dinle
-