Îman ve Küfür | Meyve Risalesi'nden | 220
(215-235)
(Meyve Risalesi'nden)
Üçüncü Mes'ele
Gençlik Rehberi'nde îzahı bulunan ibretli bir hâdisenin hülâsası şudur:
Bir zaman, Eskişehir hapishanesinin penceresinde bir Cumhuriyet bayramında oturmuştum.
Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki: O elli-altmış kızlardan ve talebelerden kırk-ellisi kabirde toprak oluyorlar. Azab çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş-seksen yaşında çirkin-leşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden, sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar. Kat'î müşahede ettim. Onların o acınacak hâllerine ağladım. Hapishânedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler; geldiler, sordular. Ben dedim: “Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz.”
Evet gördüğüm hakikattır, hayâl değil. Nasılki bu yaz ve güzün âhiri kıştır. Öyle de, gençlik yazı ve ihtiyarlık güzünün arkası kabir ve berzah kışıdır. Geçmiş zamanın elli sene evvelki hâdisâtı sinema ile hâl-i hazırda gösterildiği gibi, gelecek zamanın elli sene sonraki istikbal hâdisâtını gösteren bir sinema bulunsa, ehl-i dalâlet ve sefahetin elli-altmış sene sonraki vaziyetleri onlara gösterilse idi şimdiki güldüklerine ve gayr-ı meşrû keyiflerine nefretler ve teellümlerle ağlayacak-lardı.
Ben o Eskişehir hapishânesindeki müşâhede ile meşgul iken sefahet ve dalâleti tervic eden bir şahs-ı mânevî insî bir şeytan gibi karşıma dikildi. Ve dedi:
Ses Yok