Îman ve Küfür | Yirmidokuzuncu Lema | 251
(243-252)

Ve keza, Esma-i Hüsna’dan “Vâris” isminin tecelliyatı adedince ve babalar gibi usû’lün zevalinden sonra bâki kalan füruâtın sayısınca ve âlem-i âhiretin mevcudatı adedince ve uhrevî mükâfatları almağa medar olmak üzere hıfzedilen beşerin amelleri sayısınca, sedâsı ile şu fezayı dolduracak kadar büyük bir “Elhamdülillâh” ile hamd edilecek Hafîziyet nimetidir. Çünki: Nimetin devamı, nimetin zatından daha kıymetlidir. Lezzetin bekası lezzetten daha lezizdir. Cennet’te devam, Cennet’in fevkindedir ve hâkeza...

Binaenaleyh Cenâb-ı Hakk’ın Hafîziyeti tazammun ettiği nimetler, bütün kâinatta mevcut bütün nimetlerden daha çok ve daha üstündedir. Bu itibarla dünya dolusu ile bir “Elhamdülillâh” ister. Şu zikredilen dört isme bâki kalan Esmâ-i Hüsnâ’yı kıyas et ki; herbir isminde sonsuz nimetler bulunduğu için sonsuz hamdleri, şükürleri istilzam eder.

Ve keza, bütün nimet hazinelerini açmak selahiyetinde olan nimet-i îmâna vesile olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm dahi öyle bir nimettir ki; nev-i beşer ilel’ebed o zâtı (A.S.M.) medh ü sena etmeye borçludur.

Ve keza, maddî ve mânevî bütün nimetlerin envaına fihriste ve kaynak olan İslâmiyet ve Kur’ân nimeti de, gayr-ı mütenahî hamdleri bil’istihkak istilzam eder.

Sekizinci Nokta: Öyle bir Allah’a hamdolsun ki, kâinat ile tâbir edilen şu Kitab-ı Kebir ve onun tefsiri olan Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın beyanına göre, bütün babları ile fasılları ve bütün sahifeleri ile satırları ve bütün kelimâtı ile harfleri,

Ses Yok