Siracınnûr | Denizli Müdafaanamesi | 193
(180-248)

Ezcümle: Yirmi sene evvel, bir rivâyete binâen demiştim: “Dehşetli Süfyan İstanbul’da ölecek. Dikilitaşta şeytan bağıracak ve dünyaya işittirecek. Yâni radyo ile öldü diye ilân edecek” İşte bu cümledeki “diye” kelimesini müddei umûmî okumadı ve i’tirâz etti. “Sen öldü diyorsun” dedi. Ben de dedim; “diye” kelimesi var, sonra sustu.

Daha çok emâreler var ki, bana karşı bir habbeyi, evham ve garaz yüzünden yüz kubbe yapılmış. Hatta en acibi şudur ki, hiçbir şey bulamadıklarından, Eskişehir Mahkemesinden beraat kazandığımız, “Tarikatçılık, cem’iyyetçilik ve dîni hissiyatı âlet etmek, emniyet-i dâhiliyyeye zarar vermek” ihtimali ve imkânı gibi, eski nakaratı tazelemek ve yüz elli sahifelik müdafaâtım ile, gâyet kat’i reddedilen o asılsız bahâneler ile, bizi muaheze etmeleridir. Ben, bütün bu asılsız bahânelere karşı derim:

Eğer bu sekiz sene bana dikkatle bakan ve ilişmeyen Kastamonu hükümetini ve dokuz sene evvel, bir iki risâlenin bir iki mes’elesiyle, yalnız bir sene ceza verebilen, başkasına ilişmeyen, Eskişehir Mahkemesini ve bir sene evvel Risâle-i Nur’un bütün eczalarını, üç ay tetkikten sonra aynen iade eden Isparta Adliyesini itham edebilirlerse ve şimdi benim münâsebetimle tevkif olunanların münâsebetleri derecesine, benimle ve Risâle-i Nur’la münâsebetleri bulunan ve bu milletin ruhen en mübârek ve bir cihette ve keyfiyetçe ekseriyet teşkil eden, o hadsiz ve zararsız mütedeyyin zatları mahkemeye sokabilirlerse o vehham mu’terizler, Risâle-i Nur’un bu yeni meselesini muannid ve hakkımda evhamlı Isparta müddei ûmumisi gibi, inceden inceye tetkike çalışıp, o yirmi sene mahsulunu, birden bu senenin mahsulüdür, hiç afv kanununa rast gelmemiş diye bizleri onunla ithâm ederek, mahkemeye verebilirler.

Yoksa koca milletin hatırı olan adâlet ve hak ve kanunu, ba’zı şahısların hatırı için kırmakla, en ziyâde bîtaraf ve hiç te’sirat-ı hâriciye altına girmeyen ve pâdişâhları âdi adamlar sırasında önünde diz çöktüren, mâhiyet-i adâlet, onları dâiresinin haricine atacak. Ben Denizli Mahkemesine teslim olmuşum. Onu hakkımda bir adâlet dâiresi bilmek ve görmek, Hâlıkımın rahmetinden beklerim.

Mâdem, şimdi hayatım Denizli Mahkemesiyle alakadardır. Elbette sıhhatim dahi ona bakar. Ben hastalığım için şefkatli bir hekim istedim, bekledim. Gelmeden, burada doktorların hey’etine yazdığım istirhamnâmeyi, şimdi benim bir resmi merciim mahkemenin hâkimlerine sûretini takdim ediyorum.

Ses Yok