Siracınnûr | Denizli Müdafaanamesi | 200
(180-248)

EN MÜHİM PARÇA BUDUR.


BİR CUM’A GÜNÜNÜN BİRKAÇ SAATİNİN BİR MAHSULÜDÜR.

MÜDDEİ UMÛMÎ BEY,

Yirmi senedir, hayat-ı içtimaîyeyi ve bilhassa böyle resmî ve ince ve siyasî hayatı terk etmiştim. O hallere karşı alması lâzım gelen vaziyeti bilemiyorum ve düşünemiyorum ve düşünmesi beni cidden incitiyor. Fakat mecbûriyetle, Isparta’da insafsız bir zâtın intizamsız ve mükerrer ve lüzumsuz pekçok suallerine verdiğim cevapların hâtimesi ve hülâsası ve sorgu hakiminin zabtına geçen ve ayrıca size verilmiş olan, intizamsız müdafaatım ve istidamda belki saded haricinde ve lüzumsuz ve tekrar ve intizamsızlık ve aleyhime dönecek şiddetli tâ’birler ve bilemediğim yeni kanunlara muhalif ifadeler bulunabilir. Fakat mâdem hakîkat üzere gidiyor, hakîkatın hatırı için o kusurlara bakmamak gerekir. O istida da üç dört, belki (dokuz esas) üzere gidiyor.

Birincisi: Mâdem hükümet-i Cumhuriye, Cumhuriyetteki hürriyet-i vicdan düstûruyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmiyor. Elbette dindarlara ve takvacılara da ilişmemek gerektir.

Ve mâdem dinsiz bir millet yaşamaz. Ve Asya din noktasında Avrupa’ya benzemez. Ve İslâmiyet hayat-ı şahsiyeye ve uhreviye cihetinde Hıristiyanlığa uymaz. Ve dinsiz bir müslüman başka dinsizler gibi olmaz. Ve bu bin seneden beri, dünyayı diyanetiyle ışıklandıran ve bütün dünyanın tehacümüne karşı, salâbet-i dîniyesini kahramanane muhafaza eden, bu vatandaki milletin bir ihtiyac-ı fıtrîsi hükmüne geçen diyânet, salâhat ve bilhassa îman hakîkatlarının öğrenmesi yerlerine hiçbir terakkiyat, hiçbir medeniyet tutamaz ve o ihtiyacı onlara unutturamaz. Elbette bu vatandaki millete hükmeden bir hükümet, Risâle-i Nur’a adâlet ve kanun ve âsâyiş cihetinde ilişmez ve iliştirmemeli.

İkinci Esas: Mâdem bir şeyi red etmek başkadır, ve o şeyi kalben kabul etmemek daha başkadır, ve onunla amel etmemek bütün bütün başkadır. Her hükümette şiddetli muhalifler bulunur.

Ses Yok