Risâle-i Nur’un gerçi siyasetle alâkası yoktur, fakat küfrü mutlakı kırdığı için, küfrü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdâd-ı mutlakı esasıyla bozar, red eder. Emniyeti, âsâyişi hürriyeti, (adâleti te’min ettiğine, yüzer hüccetlerden bu) müdâfaanâmesi hükmündeki Meyve Risâlesini takdim ediyorum.
Aziz Sıddık Kardeşlerim,
Bize ihbar edene ve yazana zarar gelmemek için, şimdilik ehl-i vukufun ittifakla kararlarını size göndermiyeceğim. Bu ehl-i vukuf bütün kuvvetiyle bizi kurtarmak ve ehl-i dalâlet ve bid’atın şerrinden muhafaza etmek için çalışmışlar. İsnad edilen bütün suçlardan tebrie ediyorlar.
Ve Risâle-i Nur’dan tam ders aldıklarından ihsas edip, Risâle-i Nur’un ilmî ve îmanî kısmının ekseriyet-i mutlaka ile vâkıfane yazıldığı ve Said ise, hem samimî, hem ciddî kanaatlarını beyân ederek, ondaki kuvvet ve iktidar isnad edildiği gibi, tarikat icadı ve cem’iyyet kurmak veya hükümet ile mübareze etmek de değildir.
Belki yalnız Kur’ân’ın hakîkatlarını muhtaçlara bildirmek kuvvet ve iktidarıdır diye, müttefikan karar vermişler. Ve gayr-i ilmî ta’bir ettikleri mahrem risâlelere karşı demişler ki; “Ba’zan cezbeye ve şuurun heyecanına ve ihtilâl-i ruhiye kapılmasına: bu eserler ile mes’ul olmamak lâzım geliyor”, ma’nasını ifham ediyorlar.
Ve Eski Said, “Yeni Said” tâbirinde iki şahsiyet, ikincisinde fevkalâde bir kuvvet-i îmaniye ve ilim ve hakaik-i Kur’âniye ma’nasını, feylesofların hatırı için, “bir nev’i cezbe ve ihtilâl-i dimağiye ihtimali var,” diye hem bizi şiddetli tâ’biratın mes’uliyetinden kurtarmak, hem muarızlarımızı okşamak için, (“sem’ ve basar cihetinde) (Hallüsinasyon) hastalığı ihtimali nazar-ı dikkate alınabilir demişler.
Onların bu ihtimalini esasıyla çürüten, ellerine geçen ve bütün akılları geri bırakan Nur Risâleleri ve bütün avukatlara hayret veren Müdafaa ve Meyve Risâleleri kâfi ve vâfi bir cevaptır.