Tılsımlar Mecmuası | Yirminci Mektubun Onuncu Kelimesine Zeyldir | 42
(42-46)
YIRMINCI MEKTUBUN
ONUNCU KELIMESINE ZEYLDIR

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
بِسْمِ اللّهِ الرّحْمنِ الرّحِيمِ
اَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً رَجُلاً فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ

Suâl: Sen çok yerlerde demişsin ki: “Vahdette nihayet derecede kolaylık var; kesrette ve şirkte nihayet müşkilât oluyor. Vahdette vücub derecesinde bir suhulet var; şirkte, imtina' derecesinde bir suûbet var.” diyorsun. Halbuki gösterdiğin müşkilat ve muhâlât, vahdet tarafında da cereyan eder. Meselâ diyorsun: “Eğer zerreler me'mur olmazlarsa; her bir zerrede, ya bir ilm-i muhît veya bir kudret-i mutlaka veya hadsiz ma’nevî makinalar, matbaalar bulunmak lâzım gelir. Bu ise yüz derece muhaldir. Halbuki, o zerreler me'mur-u İlâhî de olsalar, yine öyle bir mazhariyet lâzım gelir.. tâ hadsiz muntazam vazifelerini yapabilsinler. Bunun hallini isterim.
Elcevap: Çok Sözler'de îzah ve isbat etmişiz ki: Bütün mevcudat bir tek Sâni'a verilse, bir tek mevcud gibi kolay ve sühuletli olur. Eğer müteaddid esbaba ve tabiata isnad edilse; bir tek sinek, semâvat kadar; bir çiçek, bir bahar kadar; bir meyve, bir bahçe kadar müşkilâtlı ve suûbetli olur. Mâdem şu mes'ele başka Sözler'de îzah ve isbat edilmiş; onlara havale edip, şurada yalnız üç işaret ile, o hakîkata karşı nefsin itmi'nanını te'min edecek üç temsil beyan edeceğiz:
Ses Yok