Tılsımlar Mecmuası | Dördüncü Şuâ'nin Yalniz Birinci Mertebesi | 155
(155-159)
DÖRDÜNCÜ ŞUÂ'NIN
YALNIZ
BİRİNCİ MERTEBESİ
حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
YALNIZ
BİRİNCİ MERTEBESİ
حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Bir zaman ehl-i dünya beni her şeyden tecrid ettiklerinden beş çeşit gurbetlere düşmüştüm. Ve ihtiyarlık zamanımda kısmen teessürattan gelen beş nev'i hastalıklara giriftar olmuştum.
Sıkıntıdan gelen bir gafletle Resâle-i Nur'un teselli verici ve meded edici envarına bakmıyarak doğrudan doğruya kalbime baktım ve ruhumu aradım. Gördüm ki; gayet kuvvetli bir aşk-ı beka ve şedid bir muhabbet-i vücud ve büyük bir iştiyak-ı hayat ve hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir fakr bende hükmediyorlar.. Halbuki müthiş bir fenâ o bekayı söndürüyor. O hâletimde yanık bir şâirin dediği gibi dedim:
Dil bekası hak fenâsı istedi mülk-ü temin.
Bir devâsız derde düştüm, âh ki Lokman bîhaber.
Me'yûsâne başımı eğdim, birden حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ âyeti imdadıma geldi, dedi: "Beni dikkatle oku" Ben günde beşyüz defa okudum. Benim için aynelyakîn suretinde inkişaf eden çok kıymetdar envârından bir kısmını ve yalnız dokuz nurunu ve mertebesini icmalen yazıp, eskiden aynelyakîn ile değil, belki ilmelyakîn ile bilinen tafsilatını Risâle-i Nur'a havale ediyorum.
BİRİNCİ MERTEBE-İ NURİYE-İ HASBİYE: Bendeki aşk-ı beka, bendeki bekaya değil, belki sebepsiz ve bizzat mahbub olan kemâl-i mutlak sâhibi Zât-ı Zülkemâl'in ve Zülcemâl'in bir isminin bir cilvesinin mâhiyetimde bir gölgesi bulunduğundan, fıtratımda O Kâmil-i Mutlak'ın varlığına ve kemaline ve bekasına müteveccih olan muhabbet-i fıtriye gaflet yüzünden yolunu şaşırmış, gölgeye yapışmış, âyinenin bekasına âşık olmuştu.
Ses Yok