Eğer o meyve, nokta-i istinadını bulsa, içindeki çekirdek, bütün ağacın cihet-ül vahdetini tutmakla beraber ağacın bekasına ve hakîkatının devamına vasıta olacağını düşünebilse, o vakit o tek meyve içinde birtek çekirdek, bir hakîkat-ı külliyye-i daimeye, bir ömr-ü bâki içinde mazhar oluyor. Öyle de: İnsân, eğer kesrete dalıp kâinat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fânilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette nihayetsiz bir hasârete düşer. Hem fenâ, hem fâni, hem ademe düşer. Hem mânen kendini îdam eder. Eğer lisan-ı Kur’andan kalb kulağıyla îman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubûdiyyetin mi’racıyla arş-ı kemâlâta çıkabilir. Bâki bir insân olur.
Ey nefsim! Mâdem hakîkat böyledir ve mâdem Millet-i İbrahimiyyedensin (A.S.) İbrahimvari
de. Ve Mahbub-u Bâki’ye yüzünü çevir ve benim gibi şöyle ağla: