Lemalar | Otuzuncu Lema | 327
(304-356)

İşte bu sırr-ı azîm içindir ki: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, tevhid ve ferdiyeti pek çok tekrar ile, kuvvetli bir hararetle, yüksek bir halâvetle ders verdiği gibi; bütün Enbiya ve Asfiya ve Evliya en büyük zevklerini ve saadetlerini; kelime-i tevhid olan “LÂİLÂHEİLLÂHU”da buluyorlar.

Yedinci İşâret: İşte bu tevhid-i hakîkiyi bütün merâtibiyle en mükemmel bir sûrette ders veren, isbat eden, i’lân eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Risâleti, elbette o tevhidin kat’iyyeti derecesinde sabit olmak lâzım gelir. Çünkü; mâdem dâire-i vücûdun en büyük hakîkatı olan tevhidi bütün hakâikiyle O Zât ders veriyor.. elbette tevhidi isbat eden bütün bürhanlar; dolayısiyle onun Risâletini ve vazifesinin hakkaniyetini ve da’vasının doğruluğunu dahi kat’i isbat eder denilebilir. Evet böyle binler hakâik-i âliyeyi cem’eden, Ferdiyet ve Vahdaniyeti hakkiyle keşfedip ders veren bir Risâlet; gâyet kat’i bir sûrette o tevhid, o Ferdiyetin muktezasıdır ve lâzımıdır. Onlar, onu her halde isterler.

İşte o vazifeyi tamtamına yerine getiren Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm’ın şahsiyet-i ma’nevîyesinin derece-i ehemmiyetine ve ulviyetine ve bu kâinatın bir Güneşi olduğuna şehâdet eden pek çok delillerden, sebeblerden üç tanesini nümûne olarak beyân ediyoruz.

Birincisi : Umum ümmet, umum asırlarda işledikleri umum hasenatın bir misli “Essebebü Ke’l-Fâil” sırrınca, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sahife-i hasenatına geçtiği gibi; umum ümmet, her günde ettikleri salavat duâsının kat’i makbuliyeti cihetiyle, o hadsiz duâların iktiza ettikleri makam ve mertebeyi düşünmekle, şahsiyet-i ma’nevîye-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bu kâinat içinde nasıl bir Güneş olduğu anlaşılır.

İkincisi : Âlem-i İslâmın şecere-i kübrâsının menşei, çekirdeği, hayatı, medârı olan Mâhiyet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm’ın fevkalâde isti’dâd ve cihâzâtiyle, Âlem-i İslâmiyetin ma’nevîyatını teşkil eden kudsî kelimatı, tesbihatı, ibâdatı en evvel bütün ma’nalariyle hissedip yapmaktan gelen terakkiyat-ı ruhiyesini düşün; habibiyet derecesine çıkan Ubûdiyet-i Muhammediyenin (A.S.M.) velâyeti, sâir velâyetlerden ne kadar yüksek olduğunu anla!

Bir zaman bir tek tesbihin, bir tek namazda, Sahabelerin tarz-ı telâkkisine yakın bir sûrette bana inkîşafı, bir ay kadar ibâdet derecesinde ehemmiyetli göründü. Sahabelerin yüksek kıymetini onunla anladım. Demek bidayet-i İslâmiyede kelimat-ı kudsiyenin verdiği feyiz ve nurun başka bir meziyeti var.

Ses Yok