Çünkü, tevfike ve ianeye mazhar bunlardır. ile var. Çünkü, hidâyette muktedabih onlardır. ile vardır. Çünkü, doğru yol, ancak onların mesleğidir.
“Tarîk” veya “sebil” kelimelerine “sırat” kelimesinin tercihi, mesleklerinin etrafı mahdud ve işlek bir cadde olduğuna ve o caddeye girenlerin bir daha çıkmamalarına işârettir.
Mâhud ve ma’lûm olan şeylerde kullanılması usûl ittihaz edilen esmâ-i mevsuleden ta’biri, onların zulümat-ı beşeriye içinde elmas gibi parladıklarına işârettir ki; onları taharri ve taleb etmeye ve aramaya lüzum yoktur. Onlar, herkesin gözü önünde hazır olduklarını te’min eden bir ulüvvü şâna mâliktirler. Cem’ sîgasiyle nin zikri, onlara iktida ve tâbi olmak imkânının mevcûdiyetine ve onların mesleklerinde butlan olmadığına işârettir. Çünkü ferdî olmayan bir meslekte tevatür vardır; tevatürde, butlan yoktur.
Mâzi sîgasiyle nin zikri; tekrar ni’meti taleb etmeye bir vesîle olduğuna ve Allah’a raci’ olan zamiri de, bir yardımcı ve bir şefaatçı vazifesini gördüğüne işârettir. Yâni: “Ey Rabbim! Mâdemki in’am senin fiilindir ve evvelce de in’amı yapmışsın; istihkakım olmadığı halde in’amı tekrarlamak, senin şe’nindir.”
deki , enbiyâya yükletilen risâlet ve teklif yükünün pek ağır olduğuna ve sahraları faydalandırmak için yağmur, kar ve fırtınaların şedaidine ma’rûz kalan yüksek dağlar gibi, peygamberlerin de ümmetlerini feyizlendirmek için risâlet zahmetlerine ma’rûz kaldıklarına işârettir.
İhtar: Başka bir sûrede zikredilen