İşârâtü'l - İcâz | Kıyamet ve Ahiret | 144
(139-154)

Yâni cisim bünyelerine girenlerin, çıkanların arasında nisbet yoktur. Onun için inhilale yüz tutarlar. Fakat âhiretteki cisimlerin yapılışı öyle değildir. Eczaları arasında tam ma’nasiyle müvazene vardır ki; inhilale mahal kalmaz.

Üçüncü ve Dördüncü Noktalar: Yâni dünyanın ikinci tamiriyle haşrin vukuudur. Evet tevhid ve nübüvvetin isbatları, yalnız delil-i naklî ile sahih değildir. Çünkü devir lâzım gelir. Evet Kur’ân ve Hadîsten ibâret olan naklî delillerin sıhhatı, nübüvvetin sıhhat ve sıdkına bağlıdır. Eğer nübüvvet de delil-i naklî ile isbat edilirse, muhal lâzım gelir. Bunun için Kur’ân-ı Kerîm, tevhid ile nübüvveti delâil-i akliye ile isbat etmiştir. Amma haşir mes’elesinin hem aklî hem naklî deliller ile isbatı sahihtir.

Delil-i aklî ile isbatı, Âyet-i Kerîmesinin bahsinde beyân edilmiştir. Hülâsası: Vücûdlarında şek... ve şübhe olmayan nizam, rahmet ve ni’met, ancak ve ancak haşrin gelmesiyle ve ikinci bir hayatın tahakkuku ile nizam, rahmet, ni’met olabilirler. Eğer haşir gelmezse ve ikinci bir hayat tahakkuk etmezse, bunları esmâü’l-ezdaddan addetmek lâzım gelir.

Delil-i naklî ise: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân ile bütün enbiyâ, haşrin geleceğine ittifak etmişlerdir.

Aklî ve naklî deliller ise: Fahreddinür Râzî’nin tefsirinde bu kabil delilleri bildiren âyetler beyân edilmiştir. Hülâsa: Bilhassa hayvânât ve nebâtâtta dâima vukua gelen haşirlere dikkat edip teemmül eden adam, elde edeceği müteferrik emârelerle haşrin vukuuna, hads ile yâni bir sür’at-i intikal ile hükmedecektir.

Şimdi bu âyetin cümlelerini birbirine bağlayan münâsebetlere gelelim. Evet bu âyetin cevherlerini nazmeden ve cümlelerinin silsilesine medâr-ı bahs olan nokta, saadettir. Şöyle ki:

Saadet-i ebediye iki kısımdır:

Birinci ve en birinci kısmı: Allah’ın rızasına, lütfuna, tecellisine, kurbiyetine mazhar olmaktır.

İkinci kısmı ise, saadet-i cismaniyedir. Bunun esasları; mesken, ekl, nikâh olmak üzere üçtür. Ve bu üç esasın derecelerine göre saadet-i cismaniye tebeddül eder. Ve bu kısım saadeti ikmal ve itmam eden, hulûd ve devamdır. Çünkü saadet devam etmezse, zıddına inkılâb eder.

Birinci kısım saadetin aksamı, tafsilden müstağnidir veya gayr-ı kabildir.

Dinle
-