Mesnevî-i Nûriye | Zeylül Hubab | 107
(107-115)
Zeyl-ül Hubâb

Öyle bir Allah’a hamd, medh ve senâlar ederiz ki, şu âlem-i kebîr onun îcadıdır. Ve insan denilen şu küçük âlem de onun ibdâ’ıdır. Biri inşâsı, diğeri binâsıdır. Biri san’atı, diğeri sıbgasıdır. Biri nakşı, diğeri zînetidir. Biri rahmeti, diğeri ni’metidir. Biri kudreti, diğeri hikmetidir. Biri azameti, diğeri rubûbiyetidir. Biri mahlûku, diğeri masnûudur. Biri mülkü, diğeri memlûküdür. Biri mescidi, diğeri abdidir. Evet bütün bu şeyler, eczâsiyle beraber Allah’ın mülkü ve malı olduğu, i’cazvari sikke ve mühürleriyle sâbittir...

İ’lem Eyyühel-Aziz! Her kim kendisini Allah’a mal ederse, bütün eşya onun lehinde olur. Ve kim Allah’a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur. Allah’a mal olmak ise, bütün eşyâyı terk ve her şeyin O’ndan olduğunu ve O’na rücû ettiğini bilmekle olur.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Cenâb-ı Hakk’ın sana in’am ettiği vücûd ile vücûda lâzım olan şeyler, temlik sûretiyle değildir. Yâni, senin mülkün ve malın olup istediğin gibi tasarruf etmek için verilmemiştir. Ancak o gibi ni’metlerde, Allah’ın rızasına muvâfık tasarruf edilebilir.

Dinle
-