İ’lem Eyyühel-Aziz! Şu âlem, görünen ve görünmeyen bütün tabakat ve enva’iyle “Lâ İlâhe İllâ Hû” diye tevhidi i’lân ediyor. Çünkü aralarındaki tesanüd böyle iktizâ ediyor. Ve o tabakatla enva’, bütün erkâniyle “Lâ Rabbe İllâ Hû” diye i’lân-ı şehâdet ediyor. Çünkü aralarındaki müşabehet böyle istiyor. Ve o erkân bütün a’zasiyle “Lâ Mâlike İllâ Hu” diye şehâdetlerini i’lân ediyorlar. Çünkü aralarındaki temasül böyle iktizâ eder. Ve o a’za bütün eczasiyle “Lâ Müdebbire İllâ Hu” diye şehâdet eder. Çünkü aralarında teavün ve tedahül vardır. Ve o ecza bütün cüz’iyatiyle “Lâ Mürebbiye İllâ Hu” diye olan şehâdetini i’lân eder. Çünkü aralarındaki tevâfuk, kalemin bir olduğuna delâlet ediyor. O cüz’iyat bütün hüceyratiyle “Lâ Mutasarrife Fil-Hakîkati İllâ Hû” diye şehâdet eder. Ve o hüceyrat bütün zerrâtiyle “Lâ Nâzıme İllâ Hû” diye i’lân-ı şehâdet eder. Çünkü cevâhir-i ferd arasındaki haytın bir olduğu böyle iktizâ eder. Ve o zerrât bütün esîriyle “Lâ İlahe İllâ Hû” cevheresiyle i’lân-ı tevhid eder. Çünkü esîrin besâteti, sükûnu, intizamla emr-i Hâlıka sür’at-i imtisâli, böyle iktizâ eder.