Sözler | Dokuzuncu Söz | 42
(40-47)

Zuhr zamanı ise, yaz mevsiminin ortasına, hem gençlik kemâline, hem ömr-ü dünyadaki hilkat-ı insân devrine benzer ve işaret eder ve onlardaki tecelliyat-ı rahmeti ve füyûzât-ı ni’meti hatırlatır.

Asr zamanı ise, güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem Âhirzaman Peygamberinin (Aleyhissalâtü Vesselâm) Asr-ı Saadetine benzer ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyyeyi ve in’âmat-ı Rahmâniyyeyi ihtar eder.

Mağrib zamanı ise, güz mevsiminin âhirinde pekçok mahlûkatın gurubunu, hem insânın vefatını, hem dünyanın kıyamet ibtidasındaki harâbiyyetini ihtar ile, tecelliyât-ı Celâliyyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder.

İşâ’ vakti ise, âlem-i zulûmat, nehâr âleminin bütün âsârını siyah kefeni ile setretmesini, hem kışın beyaz kefeni ile ölmüş yerin yüzünü örtmesini, hem vefat etmiş insânın bâkiyye-i âsârı dahi vefat edip nisyan perdesi altına girmesini, hem bu dâr-ı imtihan olan dünyanın bütün bütün kapanmasını ihtar ile Kahhâr-ı Zülcelâl’in celâlli tasarrufatını ilân eder.

Gece vakti ise, hem kışı, hem kabri, hem âlem-i Berzahı ifham ile, ruh-u beşer Rahmet-i Rahmân’a ne derece muhtaç olduğunu insâna hatırlatır. Ve gecede teheccüd ise, kabir gecesinde ve Berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, îkâz eder ve bütün bu inkılâbat içinde Cenâb-ı Mün’im-i Hakikî’nin nihayetsiz ni’metlerini ihtar ile ne derece hamd ve senaya müstehak olduğunu ilân eder.

İkinci sabah ise, Sabah-ı Haşri ihtar eder. Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı, ne kadar mâkul ve lâzım ve kat’î ise, haşrin sabahı da, berzahın baharı da o kat’iyyettedir.

Demek bu beş vaktin herbiri, bir mühim inkılâb başında olduğu ve büyük inkılâbları ihtar ettiği gibi; Kudret-i Samedâniyyenin tasarrufat-ı azîme-i yevmiyyesinin işaretiyle, hem senevî, hem asrî, hem dehrî, kudretin mu’cizâtını ve rahmetin hedâyâsını hatırlatır. Demek asıl vazife-i fıtrat ve esas-ı ubudiyyet ve kat’î borç olan farz namaz, şu vakitlerde lâyıktır ve ensebdir.

BEŞİNCİ NÜKTE: İnsan, fıtraten gayet zaîftir. Halbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder. Hem, gayet âcizdir. Halbuki, belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem, gayet fâkirdir.

Dinle
-