Sözler | Yirmiİkinci Söz | 284
(279-310)

Hem öyle sehavet-perverane sofralar kuruyor ki, bütün bu memleketin halklarına, hayvanlarına, herbir tâifesine has ve lâyık, belki herbir ferdine mahsus ismiyle ve resmiyle bir tabla-yı nîmet veriliyor. İşte dünyada bundan muhal bir şey var mı ki, bu gördüğümüz işler içinde tesadüfî işler bulunsun veya abes ve faidesiz olsun veya müteaddid eller karışsın veya ustası herşeye muktedir olmasın veya herşey ona musahhar olmasın! İşte ey arkadaş! Haddin varsa buna karşı bir bahane bul!

YEDİNCİ BÜRHAN

Ey arkadaş gel! Şimdi bu cüz’iyyatı bırakıp, saray şeklindeki bu acib âlemin eczalarının birbirine karşı olan vaziyetlerine dikkat edeceğiz. İşte bak: Bu âlemde o derece intizâm ile küllî işler yapılıyor ve umumî inkılâblar oluyor ki, âdeta bütün bu saraydaki mevcûd taşlar, topraklar, ağaçlar, herbir şey, birer fâil-i muhtar gibi bütün bu âlemin nizâmât-ı külliyyesini gözetip, ona göre tevfik-ı hareket ediyor. Birbirinden en uzak şeyler, birbirinin imdadına koşuyor. İşte bak: Gaibden acib bir kafile (Hâşiye-10) çıkıp geliyor. Merkepleri ağaçlara, nebatlara, dağlara benzerler. Başlarında birer tabla-yı erzak taşıyorlar. İşte bak: Bu tarafta bekleyen muhtelif hayvanatın erzaklarını getiriyorlar. Hem de bak: Bu kubbede o azîm elektrik lâmbası (Hâşiye-11) onlara ışık verdiği gibi, bütün taamlarını öyle güzel pişiriyor; yalnız, pişirilecek taamlar bir dest-i gaybî tarafından birer ipe takılıp (Hâşiye-12) ona karşı tutuluyor. Bu tarafa da bak: Bu bîçâre zaîf, nahif, kuvvetsiz hayvancıklar... Nasıl onların başı önünde, lâtif gıda ile dolu iki tulumbacık (Hâşiye-13) takılmış, iki çeşme gibi; yalnız o kuvvetsiz mahlûk, onu ağzına yapıştırması kâfidir.

Elhasıl: Bütün bu âlemin bütün eşyası, birbirine bakar gibi, birbirine yardım eder. Birbirini görür gibi, birbirine elele verir. Birbirinin işini tekmil için, birbirine omuz-omuza veriyor. Bel-bele verip beraber çalışıyorlar. Her şeyi buna kıyas et; tâ’dad ile bitmez... İşte bütün bu haller, iki kere iki dört eder derecesinde kat’î gösterir ki, şu saray-ı acîbin ustasına; yâni, şu garib âlemin sahibine herşey musahhardır. Herşey onun hesabına çalışır.


Hâşiye-10: Umum hayvanatın erzakını taşıyan, nebâtat ve eşcar kafileleridir.

Hâşiye-11: O azîm elektrik lâmbası, Güneş'e işarettir.

Hâşiye-12: İp ve ipe takılan taam ise, ağacın ince dalları ve leziz meyveleridir.

Hâşiye-13: İki tulumbacık ise, validelerin memelerine işarettir.

Dinle
-