Sözler | YirmiBeşinci Söz | 402
(365-462)

Meselâ: Gark olan Firavuna der: “Bugün senin gark olan cesedine necat verece-ğim” ünvanıyla umum Firavunların tenasüh fikrine binaen cenazelerini mumyalamakla mâziden alıp müstakbeldeki ensal-i âtiyyenin temaşagâ-hına göndermek olan mevt-âlûd, ibretnümâ bir düstur-u hayatiyyelerini ifade etmekle beraber, şu asr-ı âhirde o gark olan Firavunun aynı cesedi olarak keşfolunan bir beden, o mahall-i gark denizinden sahile atıldığı gibi, zamanın denizinden asırların mevceleri üstünde şu asır sahiline atılacağını, mu’cizane bir işaret-i gaybiyyeyi, bir lem’ayı i’câzı ve bu tek kelime bir mu’cize olduğunu ifade eder.

Hem meselâ:

Benî-İsrailin, oğullarının kesilip, kadın ve kızlarını hayatta bırakmak; bir Firavun zamanında yapılan bir hâdise ünvanıyla, Yahudi milletinin ekser memleketlerde her asırda maruz olduğu müteaddid katliamları, kadın ve kızları hayat-ı beşeriyye-i sefihanede oynadıkları rolü ifade eder.

Yahudilere müteveccih şu iki hükm-ü Kur’anî, o milletin hayat-ı içtimaiyye-i insânîyyede dolap hilesiyle çevirdikleri şu iki müdhiş düstur-u umumîyi tazammun eder ki, hayat-ı içtimaiyye-i beşeriyyeyi sarsan ve sa’y ü ameli, sermaye ile mübareze ettirip fukarayı zenginlerle çarpıştıran, muzaaf riba yapıp bankaları tesise sebebiyet veren ve hile ve hud’a ile cem’-i mal eden o millet olduğu gibi, mahrum kaldıkları ve daima zulmünü gördükleri hükûmetlerden ve galiblerden intikamlarını almak için her çeşit fesad komitelerine karışan ve her nevi ihtilâle parmak karıştıran yine o millet olduğunu ifade ediyor.

Meselâ: “Eğer doğru iseniz, mevti isteyiniz. Hiç istemeyeceksiniz.”

Dinle
-