Sözler | OtuzÜçüncü Söz | 668
(653-690)

masnuat adedince birtek Sâni’-i Zülcelâl’in vücûb-u vücûduna şehadet ve Ehadiyyetine işaret ettikleri gibi; heyet-i mecmuası ile, silsile-i mahlûkat kadar kuvvetli bir tarzda bir mi’rac-ı mârifettir. Hiçbir cihette içine şüphe girmeyen müteselsil bir bürhân-ı hakîkattır.

Şimdi ey bîçare münkir-i gafil! Silsile-i kâinat kadar kuvvetli şu bürhânı ne ile kırabilirsin! Şu masnuat adedince hakîkatın şuâını gösteren hadsiz delikli ve kafesli şu pencereyi ne ile kapatabilirsin! Hangi perde-i gafleti üstüne çekebilirsin!..

On dokuzuncu Pencere

sırrınca: Sâni’-i Zülcelâl, semâvatın ecramına o kadar hikmetler, mânalar takmış ki; güya celâl ve cemâlini ifade etmek için semâvatı; güneşler, aylar, yıldızlar kelimeleriyle süslendirdiği gibi, cevv-i semâda dahi olan mevcûdâta öyle hikmetler ve mânâlar ve maksadlar takmış ki; güya o cevv-i semâyı berkler, şimşekler, raadlar, katreler kelimeleriyle intak ediyor. Ve kemâl-i hikmet ve cemâl-i rahmetini ders veriyor. Ve nasıl zemin kafasını, hayvanat ve nebâtat denilen mânidar kelimeleriyle söyleştirip kemalât-ı san’atını kâinata gösteriyor. Öyle de; o kafanın birer kelimesi olan nebatları ve ağaçları dahi; yapraklar, çiçekler, meyveler kelimeleriyle intak edip yine kemâl-i san’atını ve cemâl-i rahmetini ilân ediyor. Ve birer kelime olan çiçekleri ve meyveleri dahi tohumcuklar kelimeleriyle konuşturup dekaik-ı san’atını ve kemâl-i Rububiyyetini ehl-i şuûra tâlim ediyor. İşte bu hadsiz kelimât-ı tesbihiyye içinde yalnız tek bir sünbül ve tek bir çiçeğin tarz-ı ifadesine kulak verip dinleyeceğiz. Nasıl şehadet eder, bileceğiz.

Evet herbir nebat, herbir ağaç, pekçok lisan ile Sâni’lerini öyle gösteriyorlar ki; ehl-i dikkati hayretlerde bırakır ve bakanlara “Sübhanallah! Ne kadar güzel şehadet ediyor!” dedirtirler.

Evet, herbir nebatın çiçek açması zamanında ve sünbül vermesi ânında, tebessümkârane mânevî tekellümleri hengâmındaki tesbihleri, kendileri gibi güzel ve zâhirdir. Çünki: Herbir çiçeğin güzel ağzı ile ve muntâzam sünbülün lisanıyla ve mevzun tohumların ve muntâzam habbelerin kelimâtıyla hikmeti gösteren o nizâm, bilmüşâhede ilmi gösteren bir mizan içindedir.

Dinle
-