Mister John Davenport, “Hazret-i Muhammed (A.S.M.) ve Kur’ân-ı Kerîm” ünvanlı eserinde Kur’ân-ı Kerîm’den bahsederken, şu sözleri söylüyor:
Kur’ân’ın sayısız husûsiyetleri içinde bilhassa ikisi fevkalâde mühimdir:
1- Zât-ı Kibriya’yı ifade eden âyâtın ahengindeki ulviyettir. Kur’ân-ı Kerîm, beşerî za’flardan herhangi birisini Zât-ı Kibriya’ya isnaddan münezzehtir.
2- Kur’ân başından sonuna kadar gayr-ı beliğ, gayr-ı ahlâkî, yahud terbiyeye muhalif fikirlerden, cümlelerden ve hikâyelerden tamamen münezzehtir.
Halbuki bütün bu nakîsalar, Hristiyanların ellerindeki muharref kitâb-ı mukaddeste mebzûliyetle vardır.
John DAVENPORT
Carlyle (Karlayl) şöyle diyor:
Kur’ân’ı bir kerre dikkatle okursanız, onun husûsiyetlerini izhâra başladığını görürsünüz. Kur’ân’ın güzelliği, diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kabil-i temyizdir. Kur’ân’ın başlıca husûsiyetlerinden biri, onun asliyetidir. Benim fikir ve kanaatıma göre, Kur’ân serapa samimiyet ve hakkaniyetle doludur. Hazret-i Muhammed’in (A.S.M.) cihana tebliğ ettiği da’vet, hak ve hakîkattır.
CARLYLE
İngiltere’nin en meşhur ve en büyük müverrihlerinden Edward Gibbon (Edvor Gibon) “Roma İmparatorluğu’nun İnhitat ve Sukutu” adlı eserinde şöyle diyor :