Kur’ân, insanlara hukukullahı tanıtmış, mahlûkatın Hâlık’tan ne bekleyeceğini, mahlûkatın Hâlık’la münasebatını en sarih şekilde öğretmiştir. Kur’ân ahlâk ve felsefenin bütün esâsâtını câmi’dir. Fazilet ve rezilet, hayır ve şer, eşyanın mâhiyet-i hakîkiyesi, hülâsa her mevzu Kur’ân’da ifade olunmuştur. Hikmet ve felsefenin esası olan adâlet ve müsavatı öğreten ve başkalarına iyilik etmeyi, faziletkâr olmayı ta’lim eden esaslar.. bunların hepsi Kur’ân’da vardır. Kur’ân, insanı iktisad ve i’tidâle sevkeder, dalâletten korur, ahlâkî za’fların karanlığından çıkarır, teâlî-i ahlâk nuruna ulaştırır; insanın kusurlarını, hatalarını i’tilâ ve kemâle kalbeyler.
Müsteşrik SEDIO
Kur’ân, Öyle Bir Peygamber Sesidir Ki, Onu Bütün Dünya Dinleyebilir. Bu Sesin Aksi Saraylarda, Çöllerde, Şehirlerde, Devletlerde Çınlar!..
Kur’ân şiir midir? Değildir, fakat onun şiir olup olmadığını tefrik etmek müşkildir. Kur’ân şiirden daha yüksek bir şeydir. Maamafih Kur’ân ne tarihtir, ne tercüme-i haldir, ne de İsa’nın (A.S.) dağda irad ettiği mev’ize gibi bir mecmûa-i eş’ardır. Hatta Kur’ân, ne Buda’nın telkinatı gibi bir mâba’de-t tabiiye yahud mantık kitabı, ne de Eflatun’un herkese irad ettiği nasihatlar gibidir. Bu bir Peygamberin sesidir. Öyle bir ses ki, onu bütün dünya dinleyebilir. Bu sesin aksi saraylarda, çöllerde, şehirlerde, devletlerde çınlar! Bu sesin tebliğ ettiği din, evvelâ nâşirlerini bulmuş, sonra teceddüdperver ve imar edici bir kuvvet şeklinde tecelli etmiştir. Bu sayededir ki; Yunanistan ile Asya’nın birleşen ışığı, Avrupa’nın zulümat-âbâd olan karanlıklarını yarmış ve bu hâdise, Hristiyanlığın en karanlık devirlerini yaşadığı zaman vuku’ bulmuştur.
Dr. JOHNSON
İngilizce-Arabca, Arabca-İngilizce lügatların muharriri Doktor City Youngest (Siti Yangest) Kur’ân hakkında şu sözleri söylüyor: