Kur’ân’ın ifadesi veciz ve mücmel olmakla beraber; en derin hakîkatı, en kuvvetli ve mülhem hikmeti takrir eden elfaz ile söylemiştir. Kur’ân, devamlı memleketler değilse de, muzaffer cumhuriyetler vücûda getirmeye hâdim olacak esasları muhtevi olduğunu isbat etmiştir. Kur’ân’ın esaslariyledır ki; fakr u sefaletleri ancak cehaletleriyle kabil-i kıyas olan, susuz ve çıplak bir yarımadanın sekenesi, yeni bir dînin, hararetli ve samimî sâlikleri olmuşlar, devletler kurmuşlar, şehirler inşa etmişlerdir. Filhakika Müslümanların heybetidir ki; Fesdad, Bağdad, Kurtuba, Delhi bütün Hristiyan Avrupa’yı titreten bir azamet ve haşmet ihraz etmişlerdir.
RODWELL
Fransa’nın en ma’rûf müsteşriklerinden Gaston Care (Gaston Kar), 1913 senesinde Figaro Gazetesi’nde, yeryüzünden Müslümanlık kalkacak olursa, müsalemetin muhafazasına imkân olup olmadığı hakkında makaleler silsilesi yazmış ve o zaman bu makaleler Şark gazeteleri tarafından tercüme olunmuştu. Fransız müsteşriki diyor ki:
“Yüz milyonlarca insanın dîni olan Müslümanlık, bütün sâliklerine nazaran, dünyanın kıvamı olan bir dindir. Bu aklî dînin menbaı ve düstûru olan Kur’ân, cihan medeniyetinin istinâd ettiği temelleri muhtevidir. O kadar ki, bu medeniyetin, İslâmiyet tarafından neşrolunan esasların imtizacından vücûd bulduğunu söyleyebiliriz. Filhakika bu âli din; Avrupa’ya, dünyanın imarkârane inkişafı için lâzım olan en esaslı kaynakları te’min etmiştir. İslâmiyetin bu faikiyetini teslim ederek, ona medyun olduğumuz şükranı tanımıyorsak da, hakîkatın bu merkezde olduğunda şekk ve şübhe yoktur.”
Fransız muharriri, daha sonra Kur’ân’ın umûmî müsalemeti muhafaza hususundaki hizmetini bahis mevzuu ederek diyor ki:
İslâmiyet, yeryüzünden kalkacak ve bu sûretle hiçbir Müslüman kalmayacak olursa, barışı devam ettirmeye imkân kalır mı? Hâyır.. buna imkân yoktur!
Gaston CARE