Bu kısım tevhid sâhibleri, her şeyin üstünde Cenâb-ı Hakk’ın sikkesini görür ve her şeyin cebhesinde bulunan mührünü, damgasını okur. Ve bu sayede huzurî bir tevhid melekesi mâliki olurlar ki, dalâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar.
Kur’ân-ı Hakîm’den istifade ettiğimiz ikinci kısım tevhidin birkaç mertebelerini birkaç lem’a zımnında îzah edeceğiz:
BİRİNCİ LEM’A: Bakınız! Her bir masnûun yüzünde öyle bir sikke vardır ki, ancak her şeyi halkeden Hâlık’a mahsustur. Ve her bir mahlûkun cephesinde öyle bir hâtem vurulmuştur ki, her şeyi yapan Sâniden maada kimsede o hâtem bulunmaz. Ve kudretin neşrettiği mektuplarından her bir mektubun âhirinde, taklidi kabil olamıyan öyle bir turra vardır ki, ancak Sultan-ı Ezel ve Ebede hastır. O gibi sikkelerden yalnız hayat üzerinde parlayan sikke-i i’caza bakınız ki; hayat ile bir şeyden pek çok şeyler husule gelir, îcad edilir. Ve pek çok şeyler dahi bir şey-i vâhide emr-i Rabbânîyle inkılâb ederler. Meselâ: Su, bir şey-i vâhid iken pek çok uzuvlara, cihazlara Allah’ın izni ile menşe olur, îcad edilirler. Ve mideye giren pek çok muhtelif yemekler ve meyvelerden Hâlık-ı Teâla tek bir cismi îcad eder, tek bir cisim husule getirir.
İşte kalb, akıl, şuur sâhibi olan bir adam, bu ciheti düşünürse anlar ki, bir şeyden çok şeyleri îcad edip çıkartmak ve çok şeyleri bir şeye tahvil etmek, ancak her şeyi halkeden ve her şeyi yapan Sânia mahsus bir sikkedir.
İKİNCİ LEM’A: Sayısız hâtemlerden canlı mahlûkata vaz’edilen hayat hâtemine bakınız! Evet canlı bir mahlûk, câmiiyeti i’tibâriyle, kâinata küçük bir misaldir, şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir, kevn ve vücûda bir nüvedir ki, Cenâb-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini dercetmiştir. Sanki, o zîhayat gâyet hakîmane muayyen nizamlar ile bütün vücûdlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır. Bu i’tibârla bir zîhayatı halketmek, bütün kâinatı yed-i tasarrufuna alan Cenâb-ı Hak’tan maada hiç bir şeye isnad edilemez.
Evet, aklı bozulmıyan bir şahıs, teemmülü neticesinde anlar ki: Meselâ: Bal arısını pek çok şeylere fihriste yapan ve kitab-ı kâinatın ekser mesâilini insanın mâhiyetinde yazan ve incir nüvesinde incir ağacının proğramını derceden ve insanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hâfızasında tarih-i hayatını taallûkatiyle beraber yazan, ancak ve ancak her şeyi yaratan Hâlık olabilir. Ve böyle bir tasarruf, yalnız ve yalnız Rabb-ül-âlemîn’e mahsus bir hâtemdir.