Mesnevî-i Nûriye | Lasiyyyemalar | 47
(33-49)

Ve aynı zamanda, o hakîkatı ihbar eden ehl-i hakîkat ve enbiyâ ve evliyâ ve asfiya cemâatlerine kâinat bütün âyâtiyle, kelimatiyle zâhir olarak ihbarlarını te’yid ve takviye ediyor.

Ey insan! Bu haberden daha doğru bir haber ve bu sözden daha doğru bir söz var mıdır? Ve keza, bu âlemin mutasarrıfı, dar ve muvakkat şu arz meydanında, âlem-i âhiretin büyük meydanının çok misallerini, nümûnelerini her vakit gösteriyor.

Ezcümle: Bahar mevsiminde arzın sathında yapılan nebatî haşirlere dikkat lâzımdır. Evet altı gün zarfında, o karışık nebâtâtın tohumlarından ölmüş, çürümüş, kaybolmuş olan cesedleri galatsız, haltsız kemafissâbık inşa ve iade etmekle, arz meydanında nebatî haşirleri yapan kudret, semavât ve arzı altı günde halketmesinden âciz değildir. Ve o kudrete nazaran göz işâreti kadar kolay olan haşr-i insanîyi yapmamak imkânı var mıdır? Evet haşr-i nebatîde kelimeleri, yazıları tamamen silinmiş üç yüz bin kadar sahifeleri, birlikte, bilâhalt ve bilâgalat kısa bir zamanda eski yazılarını iâde eden bir kudrete, tek bir sahifeden ibaret bulunan haşr-i insanî ağır gelir mi? Hâşâ!

İşte o kudret sâhibi, lîsan-ı Kur’ân ile emrettiği,

âyet-i kerîmesi bu mes’elenin hakîkat olduğuna sarâhat ile şehâdet ediyor.

Ey aziz arkadaş! Cenâb-ı Hakk’ın şu tasarrufatından ve şuûnatından anlaşıldı ki, arz meydanında yapılan nebatî haşirler ve neşirler ve sâir içtimâ ve iftiraklar maksud-u bizzat değildir. Çünkü, öteki âlemin meydan-ı kebîrinde yapılan o büyük ve mühim ihtifaller ile kısa bir zamanda yapılan şu cüz’î gayr-i sâbit bu semereler arasında münâsebet yoktur. Ancak bu cüz’î semereler, bir takım misal ve nümûnelerdir ki, bunların sûret ve neticelerine o mecma-i kebirde muameleler tatbik ve icrâ edilsin.

Demek bu fâni şeylerin sûretleri o âlemde bâki semereleri meyve verecektir.

Dinle
-