Mesnevî-i Nûriye | Onuncu Risale | 235
(204-235)

Fakat, insanların câmidata verdikleri emirler, mütekellimindeki irâde ve kudretin za’fiyeti nisbetinde ruhsuz, hayalî hezeyanlardan farkları yoktur.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Cenâb-ı Hakk’ın “A’lem, Ekber, Erham, Ahsen” gibi esmâ ve sıfât ve ef’alinde kullanılan ism-i tafdil tevhide naks değildir. Çünkü maksad, bizzat ve hakîki bir mevsufu gayr-i hakîki veya aklî bir imkânla veya vehmî bir mevsufla tafdil etmektir.

Ve keza, izzet-i İlâhîyeye de münâfi değildir. Çünkü maksad, sıfât ve ahvâl-i İlâhîye ile mahlûkatın sıfât ve ef’ali arasında bir müvâzene yapmak değildir. Yâni, ikisini bir seviyede tuttuktan sonra, bunu ona tafdil etmek değildir ki, sıfat-ı İlâhîyeye bir naks olsun.

Evet masnûattaki kemâlât, Cenâb-ı Hakk’ın kemâlinden in’ikas eden bir gölge olduğuna nazaran, masnûat, sıfât-ı İlâhîye ile müvâzene hakkına mâlik değildir.

Dinle
-