Mesnevî-i Nûriye | Şule | 241
(236-242)

Evet kâinat bostanında görünen şu mevcûdât ve ecrâm, Hâlıklarının her şeye Kadîr ve her şeye Alîm olduğuna delâlet eden hârikalardır.

Kezalik, nebâtât ve hayvânât, enva’iyle, efrâdiyle, Sânilerinin her şeye kadir olduğuna şehâdet eden san’at hârikalarıdır. Evet kudretine nisbeten zerrât ile şümus mütesâvi olduğu gibi, yaprakların neşriyle beşerin haşri de birdir. Ve keza, ağaçların çürümüş dağılmış yapraklarının iadeten ihyası arasında fark yoktur.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Kur’ânı Mu’cizü’l-Beyân büyük bir ölçüde tekrar ettiği ihyayı arz ve toprak unsuruna nazarı dikkati celbettiğinden kalbime şöyle bir feyiz damlamıştır ki: Arz, âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Ve tevâzu, mahviyet gibi maksuda îsal eden yolların en yakını da topraktır. Belki toprak, en yüksek semavâttan Hâlıkı Semavâta daha yakın bir yoldur. Zîra, kâinatta tecellii rubûbiyet ve faaliyeti kudrete ve makarrı hilâfete ve Hayy, Kayyûm isimlerinin cilvelerine en uygun topraktır. Nasılki arşı rahmet su üzerindedir. Arşı hayat ve ihya da toprak üstündedir. Toprak, tecelliyat ve cilvelere en yüksek bir âyinedir. Evet kesif bir şeyin âyinesi ne kadar lâtif olursa, o nisbette sûretini vâzıh gösterir. Ve nurânî ve lâtif bir şeyin de âyinesi ne kadar kesif olursa, o nisbette esmânın cilvelerini cilâlı gösterir. Meselâ hava âyinesinde yalnız şemsin zaîf bir ziyâsı görünür. Su âyinesinde şems, ziyâsiyle görünürse de elvânı seb’ası görünmüyor. Fakat toprak âyinesi, çiçeklerinin renkleriyle, şemsin ziyâsındaki yedi rengi de gösterir.

olan Hadîsi Şerif, bu sırra işâreten şehâdet eder. Öyle ise arkadaş, topraktan ve toprağa inkılâb etmekten, kabirden ve kabre girip yatmaktan tevahhuş etme!

İ’lem Eyyühel-Aziz! Aklım yürüyüş yaparken, ba’zan kalbimle arkadaş olur. Kalb zevkiyle bulduğu şeyi akla veriyor. Akıl bervechi mutad bürhan şeklinde bir temsil ile ibraz ediyor. Meselâ: Fâtırı Hakîm’in kâinattan sonsuz bir uzaklığı olduğu gibi, sonsuz bir kurbiyeti de vardır. Evet ilim ve kudretiyle bâtınların en bâtınında bulunduğu gibi; fevklerin de en fevkinde bulunuyor. Hiçbir şeyde dahil olmadığı gibi, hiçbir şeyden de hariç değildir.

Dinle
-