O adam demiş:
“Sağ elimle yapamıyorum.” Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş:
diye bedduâ etmiş. “Kaldıramayacaksın.” İşte ondan sonra o adam sağ elini hiç kaldıramamış.
Altıncı Misâl: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın hem duâsı, hem temasından zuhur eden pek çok hârikalarından, kat’iyyet kesbetmiş birkaç hâdiseyi zikredeceğiz:
Birincisi: Hazret-i Hâlid İbn-i Velid’e (Seyfullah’a) birkaç saçını verip, nusretine duâ etmiş. Hazret-i Hâlid, o saçları külâhında hıfzetmiş. İşte o saç ve duânın bereketi hürmetine, hiçbir harbe girmemiş, illâ muzaffer çıkmış.
İkincisi: Selman-ı Fârisî, evvelce Yahudîlerin abdi imiş. Onun seyyidleri, onu âzad etmek için çok şeyler istediler. “Üç yüz hurma fidanını dikip meyve verdikten sonra, kırk okıyye altın vermekle âzad edilirsin” dediler. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a geldi, beyân-ı hâl etti. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kendi eliyle, Medine civarında üç yüz fidanı dikti. Yalnız bir tanesini başkası dikti. O sene zarfında, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın diktiği bütün fidanlar meyve verdi. Yalnız bir tek başkası dikmişti, o tek meyve vermedi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onu çıkardı, yeniden dikti. O da meyve verdi. Hem; tavuk yumurtası kadar bir altını; ağzının tükürüğünü ona sürdü, duâ etti, Selman’a verdi. Dedi: “Git yahudîlere ver.” Selman-ı Fârisî gidip o altından kırk okıyyeyi onlara verdi; o tavuk yumurtası kadar olan altın, eskisi gibi bâki kaldı. İşte şu vâkıa, Hazret-i Selman-ı Pâk’in sergüzeşte-i hayatının en mühim bir hâdise-i mu’cizekâranesidir. Mûteber ve mevsuk imamlar haber vermişler.
Üçüncüsü: Ümm-ü Mâlik isminde bir sahâbiye, “ukke” denilen küçük bir yağ tulumundan, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a yağ hediye ederdi. Bir def’a Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona duâ edip ukkeyi vermiş; ferman etmiş ki: “Onu boşaltıp sıkmayınız.” Ümm-ü Mâlik ukkeyi almış. Ne vakit evlâdları yağ isterlerse, bereket-i duâ-yı Nebevî ile ukkede yağ bulurlardı. Hayli zaman devam etti. Sonra sıktılar, bereket kesildi.
Yedinci Misâl: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın duâsiyle ve temasıyla, suların tatlılaşması ve güzel koku vermesinin çok hâdiseleri var. İki-üç taneyi, nümûne olarak beyân ederiz: