Suâl: Eâzım-ı Esmâ-i İlâhîyyeden olan Rahîm ve Hakîm ve Vedûd’un iktiza ettikleri şefkatperverâne terbiye ve maslahatkârâne tedbir ve muhabbetdârâne taltif, nasıl ve ne sûretle, müdhiş ve muvahhiş olan mevt ve adem ile, zevâl ve firak ile, musîbet ve meşakkat ile tevfik edilebilir? Haydi insan saâdet-i ebediyeye gittiği için, mevt yolunda geçtiğini hoş görelim; fakat bu nâzik ve nâzenin ve zîhayat olan eşcar ve nebâtât enva’ları ve çiçekleri ve vücûda lâyık ve hayata âşık ve bekaya müştak olan hayvânât tâifelerini, mütemadiyen hiçbirini bırakmıyarak ifnalarında ve gâyet sür’atle onlara göz açtırmayarak i’damlarında ve onlara nefes aldırmıyarak meşakkatle çalıştırmalarında ve hiçbirini rahatta bırakmıyarak musîbetlerle tağyirlerinde ve hiçbirini müstesna etmeyerek öldürmelerinde ve hiçbiri durmayarak zevallerinde ve hiçbiri memnun olmayarak firaklarında hangi şefkat ve merhamet var, hangi hikmet ve maslahat bulunur, hangi lûtuf ve merhamet yerleşebilir?
Elcevab: Dâî ve muktezîyi gösteren beş remiz ile ve gayeleri ve fâideleri gösteren beş işâretle şu suâli halleden çok geniş ve çok derin ve çok yüksek olan hakîkat-ı uzmaya uzaktan uzağa baktırmağa çalışacağız.
BİRİNCİ MAKAM: Beş remizdir.
Birinci Remiz: Yirmi Altıncı Söz’ün hâtimelerinde denildiği gibi; nasılki bir mâhir san’atkâr kıymetdar bir elbiseyi murassa’ ve münakkaş sûrette yapmak için, bir miskin adamı lâyık olduğu bir ücrete mukabil model yaparak kendi san’at ve meharetini göstermek için; o elbiseyi o miskin adam üstünde biçer, keser, kısaltır, uzatır; o adamı da oturtur, kaldırır, muhtelif vaziyetler verir. Şu miskin adamın hiç bir hakkı var mıdır ki, o san’atkâra desin: “Beni güzelleştiren bu elbiseye neden ilişip tebdil ve tağyir ediyorsun ve beni kaldırıp oturtup, meşakkatle benim istirahatımı bozuyorsun?..”