Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 221
(88-221)

         şarktan garba kadar cihan-pesendane idare eden ve Sahâbe nâmiyle dünyada nâmdar olan cemâat-ı meşhurenin ittifak ile; can ve mallarını, peder ve aşiretlerini fedâ ettiren bir kuvvetli îman ile tasdikleridir.

Üçüncüsü: Her asırda binlerle efradı bulunan ve her fende dâhiyane ileri giden ve muhtelif mesleklerde çalışan ve ümmetinden yetişen hadsiz muhakkik ve mütebahhir ulemasının cemâat-ı uzmasının tevâfuk ile ve ilmelyakîn derecesinde tasdikleridir. Demek, bu Zât’ın vahdâniyete şehâdeti; şahsî ve cüz’î değil; belki umûmî ve küllî ve sarsılmaz ve bütün şeytanlar toplansa karşısına hiçbir cihetle çıkamaz bir şehâdettir diye hükmetti.

İşte Asr-ı Saâdette akliyle beraber seyahat eden dünya misafiri ve hayat yolcusunun, o medrese-i nurânîyeden aldığı derse kısa bir işâret olarak, Birinci Makamın On Altıncı Mertebesinde böyle:

denilmiştir...

Said Nursî

Dinle
-