Îman ve Küfür | Yirmidördüncü Söz | 129
(123-132)

gibi hadsiz adedle tesbih etmenin hikmeti şu sırdan anlaşılır. Hem nasıl bir zâbit, bütün neferâtının yekûn hizmetlerini kendi namına padişaha takdim eder. Öyle de: Mahlûkata zâbitlik eden ve hayvanat ve nebatâta kumandanlık yapan ve mevcudat-ı arziyeye halifelik etmiye kabil olan ve kendi hususî âleminde kendini herkese vekil telakki eden insan,

der. Bütün halkın ibâdetlerini ve istiânelerini, kendi namına Mâbud-u Zülcelâle takdim eder. Hem:

der. Bütün mevcudatı kendi hesabına söylettirir. Hem:

der. Herşey nâmına bir salâvat getirir. Çünki: Herşey, Nur-u Ahmedî (A.S.M.) ile alâkadardır. İşte, tesbihatta, salâvatlarda hadsiz adedlerin hikmetini anla.

ÜÇÜNCÜ MEYVE: Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen ve âdetini ibâdete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen, Sünnet-i Seniyeye ittiba et. Çünki bir muamele-i şer’iyeye tatbik-i amel ettiğin vakit, bir nevi huzur veriyor. Bir nevi ibâdet oluyor. Uhrevî çok meyveler veriyor.

Ses Yok