Îman ve Küfür | Meyve Risalesi'nden | 232
(215-235)
Fakat, Âhiret îmânı onlara der: “Merak etmeyiniz. Sizin ebedî bir genç-liğiniz var, gelecek. Ve parlak bir hayat ve nihayetsiz bir ömür sizi bekliyor. Ve zayi ettiğiniz evlâd ve akrabalarınızla sevinç-lerle görüşeceksiniz. Ve ettiğiniz bütün iyilikleriniz muhafaza edilmiş, mükâfatlarını göreceksiniz.” diye, îmân-ı Âhiret onlara öyle bir teselli ve inşirah verir ki; her birinin yüz ihtiyarlık birden başlarına toplansa onları me'yus etmez.
Nev'-i insanın üçten birisini teşkil eden gençler, hevesatları galeyanda, hissiyata mağlûb, cür'etkâr akıllarını her vakit ba-şına almayan o gençler, Âhiret îmânını kaybetseler ve Cehennem azabını tahattur etmezlerse; hayat-ı içtimâiyede ehl-i namusun malı ve ırzı ve zaif ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Bazı, bir dakika lezzeti için bir mes'ud hânenin saadetini mahveder; ve bu gibi hapiste dört-beş sene azab çeker. Canavar bir hayvan hükmüne geçer.
Eğer îmân-ı âhiret onun imdadına gelse, çabuk aklını başına alır. “Gerçi hükûmet hafiyeleri beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim; fakat Cehennem gibi bir zindanı bulunan bir Padişah-ı Zülcelâlin melâikeleri beni görüyorlar ve fenalıklarımı kaydediyorlar. Ben başı boş de-ğilim ve vazifedar bir yolcuyum. Ben de onlar gibi ihtiyar ve zaif olacağım.” diye birden zulmen tecavüz etmek istediği adamlara karşı bir şefkat, bir hürmet hissetmeye başlar. Bu mânânın dahi Risale-i Nur'da bürhanlariyle îzahına iktifâen kısa kesiyoruz.
Hem nev'-i beşerin ehemmiyetli bir kısmı, hastalar ve mazlûmlar ve bizim gibi musibetzedeler ve fakirler ve ağır ceza alan mahpuslar; eğer îmân-ı âhiret onların imdadına yetişmezse,
Ses Yok