Tılsımlar Mecmuası | Yirmi Dördüncü Mektup | 78
(65-80)
Kat'iyyen bil ki: Bu beş Remiz'de ve Beş işâret'te gösterilen parlak hakîkat-ı âliye, nûr-u Kur’ân ile görünür ve îmanın kuvvetiyle sâhib olunabilir. Yoksa o hakîkat-ı bâkiye yerine, gayet müdhiş bir zulümat geçer. Ehl-i dalâlet için dünyâ, firaklar ve zevaller ile dolu ve ademler ile mâlâmâldir. Kâinat, onun için ma’nevî bir Cehennem hükmüne geçer. Herşey onun için; âni bir vücud ile, hadsiz bir adem ihâta ediyor. Bütün mâzi ve müstakbel, zulümat-ı ademle memlûdür; yalnız kısacık bir zaman-ı hâlde, bir hazin nûr-u vücud bulabilir; fakat sırr-ı Kur’ân ve nûr-u îman ile, ezelden ebede kadar bir nûr-u vücud görünür; ona alâkadar olur ve onunla Saâdet-i Ebediyesini te'min eder.
Elhâsıl: Bir Şâir-i Mısrî'nin tarzında deriz:
Deryâ olunca nefes,
Pârelenince kafes,
Tâ kesilince bu ses;
Çağırırım: Yâ Hak! Yâ Mevcûd! Yâ Hayy! Yâ Ma'bûd!
Yâ Hakîm! Yâ Maksûd! Yâ Rahîm! Yâ Vedûd..
Ve bağırarak derim:
لآاِلَهَ اِلاَّاللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبِينُ مُحَمَّدُ رَسُولُ اللَّهِ صَادِقُ الْوَعْدِْلاَمِينُ
Ses Yok