Tılsımlar Mecmuası | Yirmialtıncı Söz Kader Risalesi | 92
(81-93)
kat'iyyen bil ki: Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel, bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-i dünyeveyye, o dakikada meyyittir,ölmüştür. O dakikadan sonra, bütün zamanın ve onun mazrûfu, o dakikada ademdir, hiçtir. Demek, güvendiğin hayat-ı maddiyye, yalnız bir dakikadır. Hatta bir kısım ehl-i tedkik, "Bir âşiredir, belki bir ân-ı seyyâledir" demişler. İşte şu sırdandır ki: Bâzı ehl-i velâyet, dünyanın, dünya cihetiyle ademine hükmetmişler. Madem böyledir, hayat-ı maddiyye-i nefsiyyeyi bırak. Kalb ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mâzi, müstakbel; onlar için "Hayy" dır, hayatdar ve mevcuttur. Ey nefsim!. Madem öyledir, sen dahi kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:
"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem.
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim gayr istemem.
İsterim, fakat bir yâr-ı bâkî isterim.
Zerreyim, fakat bir Şems-i Sermed isterim.
Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim."
Beşinci Fıkra: Şu fıkra, Arabî geldiği için Arabî yazıldı. Hem şu fıkra-i Arabiyye, "Allahü Ekber" zikrinde otuzüç mertebe-i tefekkürden bir mertebeye işarettir.
اَللَّهُ اَكْبَرُ اِذْ هُوَ الْقَدِيرُ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ الْكَرِيمُ الرَّحِيمُ الْجَمِلُ النَّقَّاشُ الْاَزَلِىُّ الَّذِى مَا حَقِيقَةُ هَذِهِ الْكَئِنَاتِ كُلًّ وَ جُزْءً وَصَحَائِفَ وَطَبَقَاتٍ وَمَا حَقَائِقُ هَذِهِ الْمَوْجُودَاتِ كُلِّيًا وَجُزْئِيًا وَوُجُودًا وَبَقَاءً اِلاَّ خُطُوطُ فَلِمَ قَضَائِهِ وَقَدَرِهِ وَتَنْظِيمِهِ وَتَقْدِيرِهِ بِعِلْمٍ وَحِكْمَةٍ وَنُقُوشُ َرْكَارِ عِلْمِهِ وَحِكْمَتِهِ وَتَصْوِيرِهِ وَتَدْبِيرِهِ بِصُنْعٍ وَعِنَايَتٍ وَتَزْيِينَاتُ يَدِ بَيْضَاءٍ صُنْعِهِ وَعِنَايَتِهِ وَتَزْيِينِهِ وَتَزْيِنِهِ وَتَنْوِيرِهِ بِلُطْفٍ وَكَرَمٍ وَاَزَاهِيرُ لَطَائِفِ لُطْفِهِ وَكَرَمِهِ وَتَوَدُّدِهِ وَتَعَرُّفِهِ بِرَحْمَةٍ وَنِعْمَةٍ وَثَمَرَاتٌ فَيَّاضِ رَحْمَتِهِ وَنِعْمِتِهِ وَتَرَحُّمِهِ وَتَحَنُّنِهِ بِجَمَالِ وَكَمَالِ وَلَمَعَاتِ تَجَلِّيَاتِ جَمَالِهِ وَكَمَالِهِ بِشَهَادَةِ تَفَانِيَةِ الْمَرَايَا وَسَيَّالِيَّةِ الْمَظَاهِرَ مَعَ بَقَاءِ الْجَمَالِ الْمُجَرَّدِ
"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem.
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim gayr istemem.
İsterim, fakat bir yâr-ı bâkî isterim.
Zerreyim, fakat bir Şems-i Sermed isterim.
Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim."
Beşinci Fıkra: Şu fıkra, Arabî geldiği için Arabî yazıldı. Hem şu fıkra-i Arabiyye, "Allahü Ekber" zikrinde otuzüç mertebe-i tefekkürden bir mertebeye işarettir.
اَللَّهُ اَكْبَرُ اِذْ هُوَ الْقَدِيرُ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ الْكَرِيمُ الرَّحِيمُ الْجَمِلُ النَّقَّاشُ الْاَزَلِىُّ الَّذِى مَا حَقِيقَةُ هَذِهِ الْكَئِنَاتِ كُلًّ وَ جُزْءً وَصَحَائِفَ وَطَبَقَاتٍ وَمَا حَقَائِقُ هَذِهِ الْمَوْجُودَاتِ كُلِّيًا وَجُزْئِيًا وَوُجُودًا وَبَقَاءً اِلاَّ خُطُوطُ فَلِمَ قَضَائِهِ وَقَدَرِهِ وَتَنْظِيمِهِ وَتَقْدِيرِهِ بِعِلْمٍ وَحِكْمَةٍ وَنُقُوشُ َرْكَارِ عِلْمِهِ وَحِكْمَتِهِ وَتَصْوِيرِهِ وَتَدْبِيرِهِ بِصُنْعٍ وَعِنَايَتٍ وَتَزْيِينَاتُ يَدِ بَيْضَاءٍ صُنْعِهِ وَعِنَايَتِهِ وَتَزْيِينِهِ وَتَزْيِنِهِ وَتَنْوِيرِهِ بِلُطْفٍ وَكَرَمٍ وَاَزَاهِيرُ لَطَائِفِ لُطْفِهِ وَكَرَمِهِ وَتَوَدُّدِهِ وَتَعَرُّفِهِ بِرَحْمَةٍ وَنِعْمَةٍ وَثَمَرَاتٌ فَيَّاضِ رَحْمَتِهِ وَنِعْمِتِهِ وَتَرَحُّمِهِ وَتَحَنُّنِهِ بِجَمَالِ وَكَمَالِ وَلَمَعَاتِ تَجَلِّيَاتِ جَمَالِهِ وَكَمَالِهِ بِشَهَادَةِ تَفَانِيَةِ الْمَرَايَا وَسَيَّالِيَّةِ الْمَظَاهِرَ مَعَ بَقَاءِ الْجَمَالِ الْمُجَرَّدِ
Ses Yok