Tılsımlar Mecmuası | Otuzuncu Sözün İkinci Maksadı | 123
(123-134)
Otuzuncu Sözün İkinci Maksadı

[Tahavvülât-ı zerrâta dair]
Şu âyetin hazinesinden bir zerreye işaret edecektir.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا الاتَاْتِينَا السَّاعَةُ قُلْ بَلَى وَرَبِّى لَتَاْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ لاَ يَغْرَبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِى السَّمَوَاتِ وَلاَ فِى الاَرْضِ وَلآ اَصْغَرُ مِنْ ذَالِكَ وَلآ اَكْبَرُ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مُبِينٍ *
[Şu âyetin pek büyük hazinesinden bir miskal zerre miktarında, yâni zerre sandukcasında olan cevheri gösterir ve zerrenin hareket ve vazifesinden bir nebze bahseder. Şu maksad, bir "Mukaddime" ile "Üç Nokta"dan ibarettir.]
Mukaddime
Tahavvülât-ı zerrat; Nakkaş-ı Ezelî'nin kalem-i kudreti, kitab-ı kâinatta yazdığı âyât-ı tekvîniyyenin hengâmındaki ihtizazatı ve cevelânıdır. Yoksa Maddiyyun ve Tabiiyyunların tevehhüm ettikleri gibi tesadüf oyuncağı ve karışık, mânasız bir hareket değildir. Çünki: Bütün mevcudat gibi zerreler ve herbir zerre, mebde'-i hareketinde "Bismillâh"der. Çünki: Nihayetsiz, kuvvetinden fazla yükleri kaldırır ve buğday tanesi kadar bir çekirdeğin koca bir çam ağacı gibi bir yükü omuzuna
Ses Yok