Tılsımlar Mecmuası | Otuzuncu Sözün İkinci Maksadı | 125
(123-134)
geçmiş aslında ve gelecek neslindeki intizamata medar ve ilim ve emr-i İlâhînin bir unvanı olan "İmam-ı Mübîn"in düsturları ve imlâsı tahtında ve zaman-ı hâzır ve âlem-i şehadetten teşkil veîcad-ı eşyada tasarrufa medar ve kudret ve İrade-i İlâhiyyenin bir unvanı olan "Kitab-ı Mübîn"den istinsah ile ve seyyal zamanın hakikatı ve sahife-i misâliyyesi olan "Levh-i Mahv-İsbat"da kelimat-ı kudreti yazmak ve çizmekten gelen harekâttır ve mânidar ihtizazattır.
BİRİNCİ NOKTA: İki Mebhasdır.
Birinci Mebhas: Her zerrede; hem harekâtında, hem sükûnetinde; iki güneş gibi iki nur-u Tevhid parlıyor. Çünki: Onuncu Söz'ün Birinci İşaretinde icmâlen ve Yirmiiknci Söz'de tafsîlen isbat edildiği gibi; herbir zerre, eğer me'mur-u İlâhî olmazsa ve O'nun izni ve tasarrufu ile hareket etmezse ve İlim ve Kudretiyle tahavvül etmezse; o vakit herbir zerrenin nihayetsiz bir ilmi, hadsiz bir kudreti, herşey'i görürü bir gözü, herşey'e bakar bir yüzü, herşey'e geçer bir sözü bulunmak lâzım gelir. Çünki: Anâsırın herbir zerresi, herbir cism-i zîhayatta muntazaman işler vela işliyebilir. Eşyanın intizamatı ve kavânîn-i teşekkülâtı birbirine muhaliftir. Onların nizamatı bilinmezse, işlenilmez; işlenilse de yanlışsız yapılmaz. Halbuki: Yanlışsız yapılıyor.Öyle ise; o hizmet eden zerreler, ya bir ilm-i muhit sahibinin izin ve emriyle ve ilim ve iradesiyle işliyorlar veyahut kendilerinde öyle bir muhit ilim ve kudret bulunmak lâzım geliyor. Evet, havanın herbir zerresi, herbir zîhayatın cismine, herbir çiçeğin herbir meyvesine, herbir yaprağın binasına girip işliyebilir. Halbuki, onların teşkilâtları ayrı ayrı tarzdadır, başka başka nizamatı var. Bir incir meyvesinin fabrikası faraza çuha makinası gibi olsa; bir nar meyvesinin fabrikası da şeker makinesi gibi olacaktır ve hâkeza.. o binaların, o cisimlerin programları birbirinden başkadır. Şimdi şu zerre-i havâiyye, bütün onlara girer veya girebilir ve gayet hakîmane ve üstadane yanlışsız olarak işler, vaziyetler alır. Vazifesi bittikten sonra kalkar gider. İşte müteharrik havanın müteharrik zerresi, ya nebatata ve hayvanata, hattâ meyvelerine ve çiçeklerine giydirilen suretlerin, miktarların teşkilâtını,biçimini bilmesi lâzım
-------------------------------------------------
Mahv-İsbat" ise, sâbit ve dâim olan Levh-i Mahfuz-u Âzamın daire-i mümkinatta, yâni, mevt ve hayata, vücut ve fenâya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet,herşey'in bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi "Levh-i Mahv-İsbat"daki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir.
لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللَّهُ
Ses Yok