Tılsımlar Mecmuası | Otuzuncu Sözün İkinci Maksadı | 127
(123-134)
Evet, akılları gözlerine sukut etmiş Maddiyyunların hikmetsiz hikmetleri, abesiyyet esasına istinad eden felsefeleri nazarında tesadüfle bağlı olan tahavvülât-ı zerratı, bütün düsturlarına üss-ül-esas tutup, masnuat-ı İlâhiyyeye masdar göstermişler. Nihayetsiz hikmetlerle müzeyyen masnuatı, hikmetsiz, mânasız, karmakarışık bir şey'e isnad etmeleri, ne kadar hilâf-ı akıl olduğunu zerre miktar şuuru bulunan bilir.
Şimdi, Kur'an-ı Hakîm'in hikmeti nokta-i nazarında tahavvülât-ı zerratın pekçok gayeleri, hikmetleri ve vazifeleri vardır. وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ gibi çok âyetlerle hikmetlerine ve vazifelerine işaret eder. Nümune olarak birkaçına işaret ediyoruz.
Birincisi: Cenâb-ı Vâcib-ül-Vücud'un tecelliyat-ı icâdiyyesini tecdit ve tazelendirmek için her birtek ruhu model gibi ederek, her sene mu'cizat-ı kudretinden taze birer ceset giydirmek ve her birtek kitaptan ayrı ayrı bin muhtelif kitabı, hikmetiyle istinsah etmek ve birtek hakikatı başka başka surette göstermek ve kâinatların ve âlemlerin ve mevcudatların, taife taife arkasından gelmelerine yer vermek ve zemin hazırlamak için Fâtır-ı Zülcelâl kudretiyle, zerratı tahrik ve tavzif etmiştir.
İkincisi: Mâlik-ül-Mülk-ü Zülcelâl; şu dünyayı, bâhusus ruy-u zemin tarlasını bir mülk suretinde yaratmıştır. Yâni; neşvünemaya, taze taze mahsulât vermeğe kabil bir surette müheyya etmiştir, Tâ ki, nihayetsiz mu'cizat-ı kudretini orada ekip biçsin. İşte şu zemin yüzündeki tarlasında, zerratı hikmetle tahrik ederek, intizam dairesinde tavzif edip, her asırda, her fasılda, her ayda, belki her günde belki her saatte mu'cizat-ı kudretinden yeni yeni birer kâinat gösterir, yer yüzü avlusuna başka başka mahsulât verdirir. Nihayetsiz hazine-i rahmetinin hedâyâsını, nihayetsiz kudretinin mu'cizâtının nümunelerini harekât-ı zerrat ile izhar eder.
Üçüncüsü: Nihayetsiz tecelliyat-ı Esmâ-i İlâhiyyenin nakışlarını göstermekle, o esmânın cilvelerini ifade için mahdut bir zeminde hadsiz nukuş göstermek, küçük bir sahifede nihayetsiz maânîleri ifade edecek olan hadsiz âyâtları yazmak için Nakkaş-ı Ezelî zerratı, kemâl-i hikmetle tahrik edip kemâl-i intizamla tavzif etmiştir. Evet, geçen senenin mahsulâtiyle şu senenin mahsulâtının mahiyetleri bir hükmündedir. Fakat, maânîleri başka başkadır. Taayyünat-ı itibariyyeyi değiştirmekle manileri
Şimdi, Kur'an-ı Hakîm'in hikmeti nokta-i nazarında tahavvülât-ı zerratın pekçok gayeleri, hikmetleri ve vazifeleri vardır. وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ gibi çok âyetlerle hikmetlerine ve vazifelerine işaret eder. Nümune olarak birkaçına işaret ediyoruz.
Birincisi: Cenâb-ı Vâcib-ül-Vücud'un tecelliyat-ı icâdiyyesini tecdit ve tazelendirmek için her birtek ruhu model gibi ederek, her sene mu'cizat-ı kudretinden taze birer ceset giydirmek ve her birtek kitaptan ayrı ayrı bin muhtelif kitabı, hikmetiyle istinsah etmek ve birtek hakikatı başka başka surette göstermek ve kâinatların ve âlemlerin ve mevcudatların, taife taife arkasından gelmelerine yer vermek ve zemin hazırlamak için Fâtır-ı Zülcelâl kudretiyle, zerratı tahrik ve tavzif etmiştir.
İkincisi: Mâlik-ül-Mülk-ü Zülcelâl; şu dünyayı, bâhusus ruy-u zemin tarlasını bir mülk suretinde yaratmıştır. Yâni; neşvünemaya, taze taze mahsulât vermeğe kabil bir surette müheyya etmiştir, Tâ ki, nihayetsiz mu'cizat-ı kudretini orada ekip biçsin. İşte şu zemin yüzündeki tarlasında, zerratı hikmetle tahrik ederek, intizam dairesinde tavzif edip, her asırda, her fasılda, her ayda, belki her günde belki her saatte mu'cizat-ı kudretinden yeni yeni birer kâinat gösterir, yer yüzü avlusuna başka başka mahsulât verdirir. Nihayetsiz hazine-i rahmetinin hedâyâsını, nihayetsiz kudretinin mu'cizâtının nümunelerini harekât-ı zerrat ile izhar eder.
Üçüncüsü: Nihayetsiz tecelliyat-ı Esmâ-i İlâhiyyenin nakışlarını göstermekle, o esmânın cilvelerini ifade için mahdut bir zeminde hadsiz nukuş göstermek, küçük bir sahifede nihayetsiz maânîleri ifade edecek olan hadsiz âyâtları yazmak için Nakkaş-ı Ezelî zerratı, kemâl-i hikmetle tahrik edip kemâl-i intizamla tavzif etmiştir. Evet, geçen senenin mahsulâtiyle şu senenin mahsulâtının mahiyetleri bir hükmündedir. Fakat, maânîleri başka başkadır. Taayyünat-ı itibariyyeyi değiştirmekle manileri
Ses Yok