Sözler | OnÜçüncü Söz | 153
(137-162)

Nasılki Denizli hapsinde birbirine düşman bütün mahpuslar, Nurlar dersiyle birbirlerine kardeş oldular ve bizim beraetimize bir sebeb olup (hattâ dinsizlere, serserilere de) o mahpuslar hakkında “Maşâallah, Bârekâllâh” dedirttiler ve o mahpuslar tam teneffüs ettiler. Ben burada gördüm ki: Birtek adamın yüzünden yüz adam sıkıntı çekip beraber teneffüse çıkmıyorlar. Onlara zulüm olur. Mert ve vicdanlı bir mü’min, küçük ve cüz’î bir hatâ veya menfaatle yüzer zararı ehl-i imânâ vermez. Eğer hatâ etse verse, çabuk tövbe etmek lâzımdır.

* * *

Aziz yeni kardeşlerim ve eski mahpuslar!

Benim kat’î kanaatım gelmiş ki; buraya girmemizin inâyet-i İlâhiyye cihetinde bir ehemmiyetli sebebi sizsiniz. Yâni; Nurlar tesellileriyle ve îmanın hakîkatlariyle sizi bu hapis musibetinin sıkıntılarından ve dünyevî çok zararlarından ve boşu boşuna gam ve hüzün ile giden hayatınızı faydasızlıktan, bâdiheva zâyi’ olmasından ve dünyanızın ağlaması gibi âhiretinizi ağlamaktan kurtarıp tam bir teselli size vermektir. Mâdem hakîkat budur. Elbette siz dahi, Denizli mahpusları ve Nur talebeleri gibi birbirinize kardeş olmanız lâzımdır. Görüyorsunuz ki: Bir bıçak içinize girmemek ve birbirinize tecavüz etmemek için dışarıdan gelen bütün eşyanız ve yemek ve ekmeğinizi ve çorbanızı karıştırıyorlar. Size sadakatla hizmet eden gardiyanlar çok zahmet çekiyorlar. Hem siz, beraber teneffüse çıkmıyorsunuz. Gûya canavar ve vahşî gibi birbirinize saldıracaksınız. İşte şimdi sizin gibi fıtrî kahramanlık damarını taşıyan yeni arkadaşlar, bu zamanda ma’nevî büyük bir kahramanlık ile heyet’e deyiniz ki: “Değil elimize bıçak, belki mavzer ve rovelver de verilse, hem emir de verilse, biz bu bîçâre ve bizim gibi musibetzede arkadaşlarımıza dokunmayacağız. Eskiden yüz düşmanlık ve adavetimiz dahi olsa da, onları helâl edip hatırlarını kırmamağa çalışacağımıza, Kur’anın ve îmanın ve uhuvvet-i İslâmiyyenin ve maslahatımızın emriyle ve irşadıyla karar verdik.” diyerek, bu hapsi bir mübârek dershaneye çeviriniz.

* * *

Dinle
-