Sözler | YirmiBeşinci Söz | 380
(365-462)

İşte şu hurufun bu zikrinde hârikulâde bu vaziyet-i muntâzama ile ve o münâsebet-i hafiyye ile ve o güzel intizâm ve o dakik ve ince nazm ve insicâm ile iki kerre iki dört eder derecede gösterir ki, beşer fikrinin haddi değil ki, şunu yapabilsin. Tesadüf ise muhaldir ki, ona karışsın. İşte şu vaziyet-i huruftaki intizâm-ı acib ve nizâm-ı garib, selaset ve fesahat-ı lafziyyeye medâr olduğu gibi, daha gizli çok hikmetleri bulunabilir. Mâdem hurûfâtında böyle intizâm gözetilmiş. Elbette kelimelerinde, cümlelerinde, mânâlarında öyle esrarlı bir intizâm, öyle envarlı bir insicâm gözetilmiş ki, göz görse “Mâşâallah”, akıl anlasa “Bârekâllah” diyecek.

Beşinci Nokta: Beyânındaki beraattir. Yâni, tefevvuk ve metânet ve haşmettir. Nasılki nazmında cezâlet, lafzında fesahat, mânâsında belâgat, üslûbunda bedâat var. Beyânında dahi faik bir beraat vardır. Evet tergib ve terhib, medh ve zemm, isbat ve irşad, ifhâm ve ifhâm gibi bütün aksâm-ı kelâmiyyede ve tabakat-ı hitabiyyede Beyânât-ı Kur’aniyye en yüksek mertebededir.

Meselâ: Makam-ı tergib ve teşvikte hadsiz misâllerinden, meselâ Sûre-i

de beyânâtı, (Haşiye-1) âb-ı kevser gibi hoş, selsebil çeşmesi gibi selâsetle akar, cennet meyveleri gibi tatlı, hûri libası gibi güzeldir.

Makam-ı terhib ve tehdidde pek çok misâllerinden meselâ:

sûresinin başında beyânât-ı Kur’aniyye ehl-i dalâletin sımahında kaynayan rasas gibi, dimağında yakan ateş gibi, damağında yanan zakkum gibi, yüzünde saldıran cehennem gibi, midesinde acı, dikenli dari’ gibi tesir eder. Evet bir zâtın tehdidini gösteren Cehennem gibi bir azab memuru, öfkesinden ve gayzından parçalanmak vaziyetini alması ve

söylemesi, söyletmesi, o zâtın terhibi ne derece dehşetli olduğunu gösterir.

Makam-ı medhin binler misâllerinden, başında “Elhamdülillâh” olan beş sûrede Beyânât-ı Kur’aniyye Güneş gibi parlak, (Haşiye-2) yıldız gibi zînetli, semâvât ve zemin gibi haşmetli, melekler gibi sevimli, dünyada yavrulara rahmet gibi şefkatli, âhirette Cennet gibi güzeldir.


Hâşiye-1: Şu üslûb-u beyân, o sûrenin meâlinin libasını giymiş.

Hâşiye-2: Şu tâbiratta o sûrelerdeki bahislere işaret var.

Dinle
-