Sözler | OtuzÜçüncü Söz | 660
(653-690)
Sekizinci Pencere

Nev-i beşerdeki bütün ervah-ı neyyire ashâbı olan Enbiyalar (Aleyhimüsselâm), bâhir ve zâhir mu’cizâtlarına istinad ederek ve bütün kulûb-u münevvere aktabı olan evliyalar, keşf ve kerametlerine itimad ederek ve bütün ukûl-ü nurâniyye erbabı olan asfiyalar, tahkikatlarına istinad ederek, birtek Vâhid-i Ehad, Vâcib-ül-Vücûd, Hâlık-ı Külli Şey’in vücûb-u vücûduna ve vahdetine ve kemâl-i Rububiyyetine şehadetleri, pek büyük ve nuranî bir penceredir. Hem her vakit o makam-ı Rububiyyeti göstermektedir.

Ey bîçâre münkir! Kime güveniyorsun ki, bunları dinlemiyorsun! Veyahut gündüz içinde gözünü kapamakla, dünyayı gece mi oldu zannediyorsun!..

Dokuzuncu Pencere

Kâinattaki ibâdat-ı umumiyye, bilbedâhe bir Mâbud-u Mutlak’ı gösteriyor. Evet âlem-i ervaha ve bâtına giden ve ruhânî ve meleklerle görüşen zâtların şehadetleriyle sâbit olan umum ruhânî ve melâikelerin kemâl-i imtisâl ile ubûdiyyetleri ve bilmüşâhede: Bütün zîhayatların kemâl-i intizâmla ubûdiyetkârane vazifeler görmeleri ve bilmüşâhede; anasır gibi bütün cemadatın kemâl-i itâatla ubûdiyyetkârane hizmetleri, bir Mâbud-u Bilhakk’ın vücûb-u vücûdunu ve vahdetini gösterdiği gibi, herbir tâifesi icmâ’ ve tevatür kuvvetini taşıyan bütün âriflerin hakîkatlı mârifetleri, bütün şâkirler tâifesinin semeredâr şükürleri ve bütün zâkirlerin feyizli zikirleri ve bütün hâmidlerin ni’met artıran hamdleri ve bütün muvahhidlerin bürhânlı tevhidleri ve tavsifleri ve bütün muhiblerin hakikî muhabbet ve aşkları ve bütün müridlerin sadık irade ve rağbetleri ve bütün münîblerin ciddî taleb ve inabeleri, yine; Maruf, Mezkûr, Meşkûr, Mahmud, Vâhid, Mahbub, Mergub, Maksud olan o Mâbud-u Ezelî’nin vücûb-u vücûdunu ve kemâl-i Rububiyyetini ve vahdetini gösterdiği gibi, kâmil insânlardaki bütün makbûl ibâdatın ve o makbûl ibâdatın neticesinden hasıl olan füyûzat ve münacat, müşahedât ve keşfiyat, yine o Mevcûd-u Lemyezel ve o Mâbud-u Lâyezal’in vücûb-u vücûdunu ve vahdetini ve kemâl-i Rububiyyetini gösterir. İşte şu üç cihette ziyâdar büyük bir pencere, vahdâniyyete açılır.

Dinle
-