Sözler | OtuzÜçüncü Söz | 661
(653-690)
Onuncu Pencere

Şu kâinattaki mevcûdâtın birbirine teavünü, tecâvübü, tesânüdü gösterir ki; umum mahlûkat, birtek Mürebbi’nin terbiyesindedirler. Birtek Müdebbir’in idaresindedirler. Birtek Mutasarrıf’ın taht-ı tasarrufundadırlar. Birtek Seyyid’in hizmetkârlarıdırlar. Çünki: Zemindeki zîhayatlara levazımat-ı hayatiyyeyi emr-i Rabbanî ile pişiren Güneş’ten ve takvimcilik eden Kamer’den tut, tâ ziyâ, hava, mâ, gıdanın zîhayatların imdadına koşmalarına, ve nebâtatın dahi hayvanatın imdadına koşmalarına ve hayvanat dahi insânların imdadına koşmalarına; hattâ a’za-yı bedenin birbirinin muâvenetine koşmalarına ve hattâ gıda zerratının hüceyrat-ı bedeniyyenin imdadına koşmalarına kadar câri olan bir düstur-u teavün ile, câmid ve şuursuz olan o mevcûdât-ı müteavine, bir kanun-u kerem, bir namus-u şefkat, bir düstur-u rahmet altında gayet hakîmane, kerÎmane birbirine yardım etmek, birbirinin sada-yı hacetine cevap vermek, birbirini takviye etmek, elbette bilbedâhe birtek, yekta, Vâhid-i Ehad, Ferd-i Samed, Kadîr-i Mutlak, Alîm-i Mutlak, Rahîm-i Mutlak, Kerim-i Mutlak bir Zât-ı Vâcib-ül-Vücûd’un hizmetkârları ve memurları ve masnuları olduklarını gösterir.

İşte ey bîçare müflis felsefî! Bu muazzam pencereye ne diyorsun? Senin tesadüfün buna karışabilir mi!..

Dinle
-