Lemalar | Otuzuncu Lema | 347
(304-356)

Üçüncü Şuâ:

gibi Âyetlerin işâret ettikleri Hallâkıyet-i İlâhîyye ve Faaliyet-i Rabbânîye içindeki sırr-ı Kayyûmiyetin bir derece inkîşafına, bir iki mukaddeme ile işâret edeceğiz.

Birincisi: Şu kâinata baktığımız vakit görüyoruz ki: Zaman seylinde mütemadiyen çalkanan ve kafile kafile arkasından gelip geçen mahlûkatın bir kısmı, bir saniyede gelir, derâkab kaybolur. Bir tâifesi, bir dakikada gelir, geçer. Bir nev’i, bir saat Âlem-i Şehâdete uğrar, Âlem-i Gayba girer. Bir kısmı bir günde, bir kısmı bir senede, bir kısmı bir asırda, bir kısmı da asırlarda bu Âlem-i Şehâdete gelip, konup; vazife görüp gidiyorlar. Bu hayret verici seyahat ve seyeran-ı mevcûdât, o sefer ve seyelan-ı mahlûkat öyle bir intizam ve mîzan ve hikmetle sevk ü idare edilir ve onlara ve o kafilelere kumandanlık eden öyle basirâne, hakîmâne, müdebbirane kumandanlık ediyor ki; bütün akıllar faraza ittihad edip bir tek akıl olsa, o hakîmâne idarenin künhüne yetişemez ve kusur bulup tenkid edemez.

İşte bu Hallâkıyet-i Rabbânîyenin içinde; o sevimli ve sevdiği masnuatın husûsan zîhayatların hiçbirine göz açtırmayarak Âlem-i Gayba gönderiyor, hiçbirine nefes aldırmayarak dünyadaki hayattan terhis ediyor, mütemadiyen bu misafirhâne-i âlemi doldurup misafirlerin rızası olmayarak boşaltıyor; Kalem-i Kaza ve Kader, Küre-i Arz’ı yazar bozar tahtası gibi yaparak cilveleriyle mütemadiyen Küre-i Arz’da yazılarını yazar ve o yazıları tazelendirir, tebdil eder...

İşte bu Faaliyet-i Rabbânîyenin ve bu Hallakıyet-i İlâhîyyenin bir sırr-ı hikmeti ve esaslı bir muktazisi ve bir sebeb-i dâîsi, üç mühim şûbeye ayrılan hadsiz, nihayetsiz bir hikmettir. O hikmetin Birinci Şubesi şudur ki: Faaliyetin her nev’i cüz’î olsun, küllî olsun bir lezzet verir. Belki her faaliyette bir lezzet var. Belki faaliyet ayn-ı lezzettir. Belki faaliyet, ayn-ı lezzet olan vücûdun tezahürüdür ve ayn-ı elem olan ademden teba’ud ile silkinmesidir. Evet, her kabiliyet sâhibi, bir faaliyetle kabiliyetinin inkîşafını lezzetle tâkib eder. Herbir isti’dâdın faaliyetle tezahür etmesi, bir lezzette gelir ve bir lezzeti netice verir.

Ses Yok