İşârâtü'l - İcâz | Halifelik Sırrı | 204
(196-212)

: Bu ya sıladır, bir ma’nayı ifade etmez veya ta’lil ve sebebiyet içindir. Birinci ihtimale göre, takdirinde olur. Yâni: “Seni takdis ve tathir ediyoruz” demektir. İkinci ihtimale nazaran, takdirinde olur. Yâni: “Biz nefislerimizi, fiillerimizi günahlardan temizlemekle beraber, kalblerimizi masivandan çeviriyoruz.” demektir.

Bu (ٯ ) ise, iki rezileyi cem’ ve birbirine atfeden deki (ٯ ) ın aksine ve inadına olarak, biri takdis, diğeri tesbih iki fazileti cem’ ve birbirine atfediyor.

: Bu cümle, melâikenin istifsarından sonra acaba Cenâb-ı Hak istifsarlarına nasıl cevab verdi ve taaccüblerini ne ile izâle etti ve beşerin onlara tercihindeki hikmet nedir diye sâmiin kalbine gelen suale icmalî bir cevabdır, tafsili sonra gelecektir.

deki , tahkiki ifade etmekle tereddüd ve şübheyi def’etmek içindir. Bu ise, müsellem olmayan nazarî hükümlerde olur. Halbuki burada Allah’ın halkın bilmediklerini bilmesi müsellem ve bedihî bir hükümdür; hâşâ melâikenin bu hükümde tereddüdleri yoktur. Binâenaleyh burada bu Kur’ân-ı Kerîm’in îcaz için ihtisaren icmal ettiği birkaç cümleye işârettir:

1- Beşerdeki maslahatlar ve beşerin hayr-ı kesîre nisbeten mefsedetleri, şerr-i kalildir. Şerr-i kalil için hayr-ı kesîri terketmek, hikmete muhaliftir.

2- Beşerin hilafete olan sırr-ı liyakatı, melâikece meçhul, Hâlıkça ma’lûmdur.

3- Beşerin onlara tercih hakkını veren hikmet, melâikece meçhuldür.

4- nin ifade ettiği tahkik, ba’zan sarih hükme değil, cümlenin bir kaydından istifade edilen zımnî bir hükme raci’ olur. Burada nin tahkiki, kaydından istifade edilen hükm-ü zımnîye raci’dir.

Dinle
-