Mesnevî-i Nûriye | Lemalar | 19
(10-20)

ON İKİNCİ LEM’A: Arkadaş! Hayat, Hâlık’ın ehadiyetine bürhan olduğu gibi, mevt de devam ve bekasına bir delildir. Evet nasıl akan nehirlerin, dalgalanan denizlerin kabarcıkları ve yeryüzünde bulunan sâir şeffaflar, şemsin ziyâ ve timsallerini göstermekle şemsin vücûduna şehâdet ettikleri gibi; o kabarcık gibi şeffaflar ölüp, söndükten sonra yerlerine müteselsilen gelip geçen emsâlleri, yine şemsin ziyâ ve timsallerini gösterdiklerinden, şemsin devam ve bekasına ve bütün o şuâat, celevat ve timsallerin bir Şems-i Vâhid’in eseri olduklarına şehâdet ediyorlar. İşte o şeffaflar, vücûdlariyle şemsin vücûduna ve ademleri ve ölümleriyle de şemsin devam ve bekasına delâlet ediyorlar.

Kezalik, mevcûdât, vücûduyla “Vâcib-ül Vücûd”un vücub-u vücûduna ve ölüm ve zevâliyle, teceddüdî bir teselsül ile yerlerine gelen emsâli, Sâniin ezelî ve ebedî vâhidiyetine şehâdet ediyorlar.

Evet, leyl ve neharın ihtilâfı, fusul-i erbaanın tahavvülü ve unsurların tebeddülü hengâmlarında meydana çıkan şu güzel mevcûdât ve bu lâtif masnûatta devamla cereyan eden mübâdele ve devr ü teslim muamelesi kat’i bir şehâdetle, sermedî, âlî, dâim-üt-tecelli bir Sâhib-i Cemâl’in vücûduna ve bekasına ve vahdetine şehâdet eden kat’i bir bürhandır.

Ve keza, senevî inkılâblarda, müsebbebat ile esbâbın birlikte ölüm ve zevâli ve sonradan ikisinin yine birlikte iâdeleri, esbâbın da müsebbebat gibi âciz masnû ve mahlûklardan olduğuna delâlet ettiği gibi; bu masnûat ve mevcûdâtın, bir Zât-ı Vâhidin müteceddid bir san’atı olduğuna da şehâdet eder.

ON ÜÇÜNCÜ LEM’A: Arkadaş! Zerrelerden tut, seyyarelere kadar ve nakışlardan şemslere varıncaya kadar her şey, zâtında, hakîkatında sâbit olan “acz ve fakr”ın lîsan-ı hâliyle Sâniin vücub-u vücûdunu i’lân eder.

Ve keza, acziyle beraber, nizam-ı umûmînin bozulmaması için, hâmil bulunduğu acîb ve mühim vazifeler cihetiyle Sâniin vahdetine delâlet eder. Binâenaleyh, Sâniin vâcib ve vâhid olduğuna her şeyde iki şâhid olduğu gibi, Hâlıkın Ehad ve Samed olduğuna da her bir zîhayatta iki âyet vardır.(*)

------------------------
(*): İhtar: Kâinatın eczasından her bir cüz’ün elli beş lîsanla Vâhid-i
Ehad ve Vâcibü’l-Vücûd’u i’lân etmekte olduğunu, Kur’ânın feyzinden feh-medip, icmâlen “Katre” nâmındaki eserimde beyân etmişimdir. Arzu eden oraya müracaat etsin.

Dinle
-