Mesnevî-i Nûriye | Reşhalar | 32
(21-32)

Bu iki dâire ile iki levha arasındaki münâsebete bakınız ki, ubûdiyet dâiresi bütün kuvvetiyle rubûbiyet dâiresi hesabına çalışıyor. Tefekkür, teşekkür, istihsan levhası da bütün işâretleriyle hüsni san’at ve ni’met levhasına bakıyor. Bu hakîkatı gözün ile gördükten sonra, rubûbiyet ve ubûdiyet dâirelerinin reisleri arasında en büyük bir münâsebetin bulunmamasına aklınca imkân var mıdır? Ve Sâniin makasıdına kemâli ihlâs ile hizmet eden ubûdiyet reisinin Sâni ile azim bir münâsebeti ve kavi bir intisâbı ve o intisâb ile her iki dâire reisleri arasında bir muârefe ve mükâleme ve alışverişin olmamasına ihtimal var mıdır? Öyle ise, bilbedâhe tahakkuk etti ki, ubûdiyet reisi, rubûbiyetin has mahbub ve makbûlüdür.

Ey insan! Bu süslü masnûatı enva’ı mehâsinle tezyin eden ve bütün zîhayat olanların zevklerine, iştihalarına göre bu kadar ni’metleri in’am eden Sâniin en kâmil, en cemîl ve ibâdetine kemâli iştiyakla teveccüh eden ve Sâniin mehâsini san’atına takdir ve istihsanatiyle arş ve ferşi taraba, sevinmeye getiren ve Sâniin ihsanâtına yaptığı teşekkürat ve tekbirat ile berr ve bahri cezbeye getiren şu güzel mahlûk ve masnûuna iltifat edip sözünü nazarı i’tibâra almaması ve teşekküratına mukabele etmemesi ve teveccüh edip kendisiyle konuşmaması ve iktidarına göre bütün mahlûkata bir imâm ve mürşid yapmaması imkânı var mıdır?

* * *

Dinle
-