Mesnevî-i Nûriye | Zeylül Habbe | 138
(134-142)

İ’lem Eyyühel-Aziz! Bu güzel âlemin bir mâliki bulunmaması muhal olduğu gibi, kendisini insanlara bildirip târif etmemesi de muhaldir. Çünkü insan mâlikin kemâlâtına delâlet eden âlemin hüsnünü görüyor; ve kendisine beşik olarak yaratılan küre-i arzda istediği gibi tasarruf eden bir halifedir. Hatta semâ-i dünyada dahi akliyle çalışıyor ve küçüklüğüyle, za’fiyetiyle beraber hârika tasarrufat-ı acibesiyle eşref-i mahlûkat ünvanını almıştır. Ve elinde cüzü ihtiyarî bulunduğundan bütün esbâb içerisinde en geniş bir selâhiyet sâhibidir. Binâenaleyh, Mâlik-i Hakîki’nin rusül vasıtasiyle böyle yüksek fakat gâfil abdlerine kendisini bildirip târif etmesi zarûridir ki, o Mâlik’in evâmirine ve marziyatına vâkıf olsunlar.

İ’lem Eyyühel-Aziz! İnsanın vehim, farz, hayal duygularına varıncaya kadar bütün hâssaları bilâhere rücû edip bil-ittifak Hakk’a iltica ettiklerini ve bâtıla hiç bir ihtimal ve imkânın kalmadığını ve kâinatın ancak ve ancak Kur’ânın îzah ettiği şekilde bulunduğunu gördüm.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Âlem-i ziyâ, âlem-i harâret, âlem-i hava, âlem-i kehrüba, âlem-i elektrik, âlem-i cezb, âlem-i esîr, âlem-i misal, âlem-i berzah gibi âlemler arasında müzâhame ve yer darlığı yoktur. Bu âlemler, hepsi de ihtilâlsiz, müsâdemesiz küçük bir yerde içtima ederler.

Kezalik,, pek geniş gaybî âlemlerin de bu küçük arzda içtimâları, mümkündür. Evet hava, su, insanın yürüyüşüne, cam ziyânın geçmesine, şuâın röntgen vâsıtasiyle kesif cisimlere bile nüfuzuna ve akıl nuruna, melek ruhuna, demirin içine harâretin akmasına, elektriğin cereyanına bir mâni yoktur.

Kezalik,, bu kesif âlemde ruhânîleri deverandan, cinnîleri cevelandan, şeytanları cereyandan, melekleri seyerandan men’edecek bir mâni yoktur.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Göz, lâmba, şems gibi nur ve nurânî şeylerde cüz’î küllî, cüz küll, bir bin müsâvidir. Evet, şemse bak! Onun timsalleriyle seyyârat, denizler ve havuzlar, katre, kabarcıklar gibi bütün şeffaf şeyler, kemâl-i suhûletle temessül ediyorlar.

Dinle
-