O hikmetlerden birisi şudur ki: Zât-ı Risâletin akvâli gibi, ef’al ve ahvâli ve etvar ve harekâtı dahi menâbi-i din ve şerîattır ve ahkâmın me’hazleridir. Şıkk-ı zâhirîsine Sahabeler hamele oldukları gibi, hususî dâiresinde mahfî ahvalâtından tezâhür eden esrar-ı din ve ahkâm-ı şeriatın hameleleri ve râvileri de, Ezvâc-ı Tâhirattır ve bilfiil o vazifeyi îfa etmişlerdir. Esrar ve ahkâm-ı dinin hemen yarısı, belki onlardan geliyor. Demek bu azîm vazifeye, bir çok ve meşrebce muhtelif Ezvâc-ı Tâhirat lâzımdır.
Gelelim Hazret-i Zeyneb’in tezevvücüne: Yirmi Beşinci Söz’ün Birinci Şu’lesinin Üçüncü Şuâının misâllerinden olan
âyetine dâir şöyle yazılmış ki: İnsanların tabakatına göre birtek âyet, müteaddid vücuhlarla, herbir tabakanın fehmine göre bir ma’na ifade ediyor. Bir tabakanın şu âyetten hisse-i fehmi şudur ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın hizmetkârı veya “oğlum” hitabına mazhar olan Zeyd (R.A.), rivayet-i sahîha ile itirafına binaen, izzetli zevcesini kendine ma’nen küfüv bulmadığı için tatlik etmiş. Yâni: Hazret-i Zeyneb, başka yüksek bir ahlâkta yaratılmış ve bir Peygambere zevce olacak fıtratta olduğunu, Zeyd ferasetle hissetmiş ve kendisini ona zevc olacak fıtratta kendine küfüv bulmadığından, ma’nevî imtizaçsızlığa sebebiyet verdiği için tatlik etmiştir. Allah’ın emriyle Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm almış; yâni
nın işâretiyle, o nikâh bir akd-i semâvî olduğuna delâletiyle, hârikulâde ve örf ve muamelât-ı zâhiriye fevkinde, sırf kaderin hükmüyledir ki, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, o hükm-ü kadere inkıyâd göstermiştir ve mecbûr olmuştur. Nefs arzusiyle değildir. Şu kader hükmünün de ehemmiyetli bir hükm-ü şer’î ve mühim bir hikmet-i âmmeyi ve şümullü bir maslahat-ı umûmîyeyi tazammun eden
âyet-i kerîmesinin işâretiyle: Büyüklerin küçüklere “oğlum” demeleri, zıhar mes’eleleri gibi, yâni karısına “anam gibisin” dese, haram olduğu gibi değildir ki, ahkâm onunla değişsin! Hem büyüklerin raiyetlerine ve peygamberlerin ümmetlerine pederâne nazar ve hitabları, vazife-i risâlet i’tibâriyledir;