Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 153
(88-221)

Bütün tarîkler kurdun konuşmasında müttefik olmakla beraber, kuvvetli bir tarîk olan Ebû Hüreyre, ihbarında diyor ki: Çoban kurda demiş: “Ben gideceğim; fakat kim benim keçilerime bakacak?” Zi’b demiş: “Ben bakacağım.” Çoban ise, çobanlığı kurda devredip gelmiş. Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı görmüş, îman etmiş, dönüp gitmiş. Zi’bi, çoban bulmuş. Zâyiat yok. Bir keçi ona kesmiş; çünkü ona üstadlık etmiş. Bir tarîkte: Rüesâyı Kureyş’ten Ebû Süfyan ile Safvan bir kurdu gördüler, bir ceylânı ta’kib edip Haremi Şerîf’e girdi. Kurd dönmüş; sonra taaccüb etmişler. Kurd konuşmuş, Risâleti Ahmediyeyi haber vermiş. Ebû Süfyan, Safvan’a demiş ki: “Bu kıssayı kimseye söylemeyelim; korkarım, Mekke boşalıp onlara iltihak edecekler.” Elhâsıl, kurt kıssası kat’i ve ma’nevî mütevatir gibi kanaat verir.

Üçüncü Hâdise: Beşaltı tarîkle, mühim sahâbelerden nakledilen cemel hâdisesidir ki: Ezcümle: Ebû Hüreyre ve Sa’lebe İbni Mâlik ve Câbir İbni Abdullah ve Abdullah İbni Câfer ve Abdullah İbni Ebî Evfa gibi müteaddid tarîkler ve o tarîklerin başındaki sahâbeler, müttefikan haber veriyorlar ki: Deve gelmiş, Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a tahiyyei ikram nev’inden secde edip konuşmuş. Ve birkaç tarîkte haber veriliyor ki: O deve bir bağda kızmış, vahşi olmuş, yanına kimseyi sokmuyor, hücum ediyordu. Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm girdi; deve geldi, ikrâmen secde etti, yanında ıhdı. Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm yular taktı. Deve, Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a dedi: “Beni çok meşakkatli şeylerde çalıştırdılar, şimdi de beni kesmek istiyorlar. Onun için kızdım.” Deve sâhibine söyledi: “Böyle midir?” “Evet” dediler.

Hem Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Adbâ ismindeki devesi, vefatı Nebevîden sonra kederinden ne yedi, ne içti, tâ öldü. Hem o deve, Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile mühim bir kıssayı konuştuğunu, Ebû İshakı İsferanî gibi ba’zı mühim imamlar haber vermişler. Hem nakli sahîh ile; Câbir İbni Abdullah’ın bir seferde devesi çok yorulmuştu, daha yürüyemiyordu. Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o deveye ufak bir dürtmek ile dürttü; o deve, o iltifatı Ahmedîden o kadar bir çeviklik, bir sevinçlik peyda etti ki; daha sür’atinden dizgini zabtedilmiyor, yolda yetişilmiyordu. Hazreti Câbir haber veriyor.

Dördüncü Hâdise: Başta İmâmı Buhârî, eimmei hadîs haber veriyorlar ki: Bir def’a gecede, Medinei Münevvere’nin hâricinde, düşman hücum ediyor gibi mühim bir hâdise işâa edildi. Sonra cesur atlılar çıktılar, gittiler. Yolda görüyorlar, bir zât geliyor. Baktılar, Resûli Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’dır. Ferman etmiş: “Birşey yoktur.”

Dinle
-