Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 178
(88-221)

Kendi hizmetkârı olan Meysere’ye demiş. Meysere dahi Hatice-i Kübrâ’ya demiş: “Bütün seferimizde ben öyle görüyordum.”

Yedincisi: Nakl-i sahîh ile sâbittir ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bi’setten evvel bir ağacın altında oturdu; o yer kuru idi, birden yeşillendi. Ağacın dalları, O’nun başı üzerine eğilip kıvrılarak gölge yapmıştır.

Sekizincisi: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ufak iken, Ebû Tâlib’in evinde kalıyordu. Ebû Tâlib, çoluk ve çocuğu ile O’nunla beraber yerlerse, karınları doyardı. Ne vakit o zât yemekte bulunmazsa, tok olmuyorlardı. Şu hâdise hem meşhurdur, hem kat’idir.

Hem Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın küçüklüğünde O’na bakan ve hizmet eden Ümm-ü Eymen demiş: “Hiçbir vakit Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm açlık ve susuzluktan şikâyet etmedi, ne küçüklüğünde ve ne de büyüklüğünde...”

Dokuzuncusu: Murdiası olan Halime-i Sa’diye’nin malında ve keçilerinin sütünde, kabilesinin hilâfına olarak çok bereketi ve ziyâde olmasıdır. Bu vâkıa hem meşhurdur, hem kat’idir.

Hem sinek O’nu tâciz etmezdi, O’nun cesed-i mübârekine ve libasına konmazdı. Nasılki evlâdından olan Seyyid Abdülkadir-i Geylânî (K.S.) dahi, ceddinden o hâli irsiyet almıştı; sinek ona da konmazdı.

Onuncusu: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dünyaya geldikten sonra, bâhusus velâdet gecesinde, yıldızların düşmesinin çoğalmasıdır ki; şu hâdise On Beşinci Söz’de kat’iyyen bürhanlariyle isbat ettiğimiz üzere; şu yıldızların sukutu, şeyâtîn ve cinlerin gaybî haberlerden kesilmesine alâmet ve işârettir. İşte mâdem Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm vahiy ile dünyaya çıktı; elbette yarım yamalak ve yalanlar ile karışık, kâhinlerin ve gaibden haber verenlerin ve cinlerin ihbârâtına sed çekmek lâzımdır ki, vahye bir şübhe îras etmesinler ve vahye benzemesin. Evet bi’setten evvel kâhinlik çoktu. Kur’ân nâzil olduktan sonra onlara hâtime çekti. Hatta çok kâhinler îmana geldiler. Çünkü, daha cinler tâifesinden olan muhbirlerini bulamadılar. Demek Kur’ân hâtime çekmişti. İşte eski zaman kâhinleri gibi, şimdi de medyumlar sûretinde yine bir nevi kâhinlik Avrupa’da ispirtizmacıların içlerinde baş göstermiş. Her ne ise...

Elhâsıl: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın nübüvvetinden evvel nübüvvetini tasdik ettiren ve tasdik eden pek çok vâkıalar, pek çok zâtlar zâhir olmuşlar.

Dinle
-