Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 179
(88-221)

Evet dünyaya ma’nen reis olacak (Hâşiye) ve dün- yanın ma’nevî şeklini değiştirecek ve dünyayı âhirete mezraa yapacak ve dünyanın mahlûka-tının kıymetlerini i’lân edecek ve cin ve inse saâdet-i ebediyeye yol gös-terecek ve fâni cin ve insi i’dam-ı ebedîden kurtaracak ve dünyanın hikmet-i hilkatini ve tılsım-ı muğlâkını ve muammasını açacak ve Hâlık-ı Kâinat’ın makasıdını bilecek ve bildirecek ve o Hâlık’ı tanıyıp umuma tanıttıracak bir Zât; elbette O daha gelmeden; herşey, her nev’, her tâife O’nun geleceğini sevecek ve bekliyecek ve hüsn-ü istikbâl edecek ve alkışlayacak ve Hâlıkı tarafından bildirilirse, o da bildirecek. Nasılki sâbık işâretlerde ve misâller de gördük ki; her bir nev-i mahlûkat, O’nu hüsn-ü istikbâl ediyor gibi mu’cizâtını gösteriyorlar, mu’cize lîsanıyla nü-büvvetini tasdik ediyorlar...

ON YEDİNCİ İŞÂRET: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Kur’ândan sonra en büyük mu’cizesi, kendi zâtıdır. Yâni: O’nda içtima’ etmiş ahlâk-ı âliyedir ki; herbir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar. Hatta şecaat kahramanı Hazret-i Ali, mükerreren diyordu: “Harbin dehşetlendiği vakit, biz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın arkasına iltica’ edip tahassun ediyorduk.” Ve hâkezâ... Bütün ahlâk-ı hamîdede en yüksek ve yetişilmeyecek bir dereceye mâlik idi. Şu mu’cize-i ekberi, Allâme-i Mağrib Kâdı Iyaz’ın Şifa-i Şerîf’ine havale ediyoruz. Elhak o zât, o mu’cize-i ahlâk-ı hamîdeyi pek güzel beyân edip isbat etmiştir. Hem pek büyük ve dost ve düşmanla musaddak bir mu’cize-i Ahmediyye (A.S.M) şerîat-ı kübrâsıdır ki, ne misli gelmiş ve ne de gelecek. Şu mu’cize-i a’zamın bir derece beyânını, bütün yazdığımız Otuz Üç Söz ve Otuz Üç Mektub’a ve Otuz Bir Lem’a’ya ve On Üç Şuâ’ya havâle ediyoruz...

Hem Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın mütevatir ve kat’i bir mu’cize-i kübrâsı, Şakk-ı Kamer’dir. Evet şu inşikak-ı Kamer; çok tarîklerle mütevatir bir sûrette, İbn-i Mes’ud, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, İmâm-ı Ali, Enes, Huzeyfe gibi pek çok Eâzım-ı Sahâbeden müteaddid tarîklerle haber verilmekle beraber, nass-ı Kur’ânla:

âyeti, o mu’cize-i kübrâyı âleme i’lân etmiştir.

-----------------------------------

(Hâşiye): Evet Sultan-ı LEVLÂKE LEVLÂK, öyle bir reistir ki: Bin üç yüz elli senedir saltanatı devam ediyor. Birinci asırdan sonra herbir asırda lâakal üç yüz elli milyon tebaası ve raiyeti vardır. Küre-i Arz’ın yarısını bayrağı altına almış ve tebaası, kemâl-i teslimiyetle O’na hergün salât ü selâm ile tecdid-i bîat ederek emirlerine itâat ederler.

Dinle
-