Mektubat | On Dokuzuncu Mektup | 88
(88-221)
ON DOKUZUNCU MEKTUP

Bu risâle, üç yüzden fazla mu’cizatı beyân eder. Risâlet-i Ahmediyye’nin (A.S.M.) mu’cizesini beyân ettiği gibi, kendisi de o mu’cizenin bir kerâmetidir. Üç-dört nev’ ile hârika olmuştur:

Birincisi: Nakil ve rivayet olmakla beraber, yüz sahifeden fazla olduğu halde, kitablara müracaat edilmeden, ezber olarak, dağ, bağ köşelerinde, üç-dört gün zarfında hergünde iki-üç saat çalışmak şartiyle mecmûu on iki saatte te’lif edilmesi, hârika bir vakıadır.

İkincisi: Bu risâle, uzunluğu ile beraber ne yazması usanç verir ve ne de okuması halâvetini kaybeder. Tenbel ehl-i kalemi öyle bir şevk ve gayrete getirdi ki; bu sıkıntılı ve usançlı bir zamanda, bu civarda bir sene zarfında yetmiş adede yakın nüshalar yazıldığı, o mu’cize-i Risâletin bir kerâmeti olduğunu, muttalî olanlara kanaat verdi.

Üçüncüsü: Acemî ve tevâfuktan haberi yok ve bize de daha tevâfuk tezahür etmeden evvel onun ve başka sekiz müstensihin birbirini görmeden yazdıkları nüshalarda; Lafz-ı Resûl-i Ekrem (Aleyhissalâtü Vesselâm) kelimesi bütün risâlede ve Lafz-ı Kur’ân beşinci parçasında öyle bir tarzda tevafuk etmeleri göründü ki, zerre mikdar insafı olan, tesadüfe vermez. Kim görmüşse kat’i hükmediyor ki; bu bir sırr-ı gaybîdir, mu’cize-i Ahmediyye’nin (A.S.M.) bir kerâmetidir.

Şu risâlenin başındaki esaslar çok mühimdirler. Hem şu risâledeki ehâdîs, hemen umûmen eimme-i hadîsçe makbul ve sahih olmakla beraber, en kat’i hâdisat-ı risâleti beyân ediyorlar. O risâlenin mezâyâsını söylemek lâzım gelse; o risâle kadar bir eser yazmak lâzım geldiğinden, müştak olanları onu bir kere okumasına havale ediyoruz...

Said Nursî


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İHTAR: Şu risâlede çok ehadîs-i şerife nakletmişim. Yanımda kütüb-ü hadîsiye bulunmuyor. Yazdığım hadîslerin lafzında yanlışım varsa; ya tashih edilsin veyahud “Hadîs-i bilmâna”dır denilsin. Çünkü kavl-i râcih odur ki: “Nakl-i hadîs-i bilmâna câizdir.” Yâni: Hadîsin yalnız ma’nasını alıp, lâfzını kendi zikreder. Mâdem öyledir; lâfzında yanlışım varsa, Hadîs-i bilmâna nazariyle bakılsın.

Dinle
-